Huzeyfe (radiyallahu anhu) derdi ki:
“ Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) ve ashabının kendisiyle ibadette bulunmadığı bir şeyle asla [Allah’a]ibadete kalkışmayın.
Zira öncekiler kendilerinden sonra gelenlere bu hususta [yapılması gerekip de yapılmamış olan bir konuda] söylenmesi gereken bir söz bırakmadılar.
Ey Kur’an okuyanlar sizden öncekilerin yoluna uyunuz!"
Ey Kur’an okuyanlar sizden öncekilerin yoluna uyunuz!"
****************
İbadet olmadığı halde ibadetmiş gibi sergilediğimiz öyle davranışlarımız ve alışkanlıklarımız var ki,haddi hesabı yok,misal,farz olan namazı kılmaz,tesettüre uymaz ancak aşure pişirip dağıtmayı bir farz gibi yapar...Aşure yapmak da dağıtmak da kötü bir şey değildir,bilakis güzeldir ancak kötü olan, bunu ibadet gibi algılamaktır.
Rabbim bizleri emir ve yasaklarına riayet eden,sünnetleri ayakta tutmaya çalışan,Kur'an ve sünnette yeri olmayan her türlü işi ibadet gibi görerek yapanlardan,bidat ehlinden eylemesin(amin).
Gelin şimdi neden böyle söylediğimi aşağıda alıntıladığım yazı ile anlatayam.
****************************************
AŞÛRÂ
Gelin şimdi neden böyle söylediğimi aşağıda alıntıladığım yazı ile anlatayam.
****************************************
AŞÛRÂ
AŞÛRÂ Kamerî ayların ilki olan Muharrem’in onuncu günü.
Âşûre günü adını alan bu günde oruç tutulurdu. Âşûre orucu denen bu oruç, İslâm’dan önce Araplar’ca bilinirdi. Âşûre kelimesinin İbrânice aşûr’dan geldiği ve o günde Araplar’ın oruç tuttuğu dikkate alınırsa, kelimenin bütün Sâmî diller arasında ortak bir kelime olduğu anlaşılır. (Buhârî, es-Savm, 1; Umdetü’l-Kârî fi Şerhi Sahîhi’l-Buhârî, V, 351)
Bu kelime Yahudîler’de büyük keffâret günü için kullanılmıştır. (Tevrat, Levililer, 16, 29 vd.)
Hz. Peygamber Medîne’ye geldiği zaman Yahudiler’in Âşûre günü oruç tuttuklarını gördü ve bunun ne orucu olduğunu sordu. Cevap olarak şöyle dediler:
“Bugün, iyi bir gündür. Allah, İsrailoğulları’nı Firavun’un zulmünden bugün kurtarmıştır. Musa (a.s.) Allah’a şükür için bugünde oruç tutmuştur. Biz de tutarız "dediler.
Hz. Peygamber;
“Biz Musa’nın sünnetine sizden daha yakınız, dedi ve o gün oruç tuttu ve ashabına da tutmalarını emir buyurdu. ” (Buhârî, es-Savm, 69; Tecrîd-i Sarih, VI, 308, 309)
Hz. Âişe’den nakledilen şu hadiste, Allah Rasulu’nun Mekke döneminde de aşûre orucu tuttuğu anlaşılır. “Cahiliye devrinde Kureyş, Âşûre gününde oruç tutardı.
Hicretten önce Hz. Peygamber de aşûre orucu tutardı. Medine’ye hicret ettikten sonra bu oruca devam etti. Ashabına da tutmalarını emretti.
Ertesi yıl, Ramazan orucu farz kılınınca, aşûre günü orucunu bıraktı, isteyen bu orucu tuttu, dileyen de bıraktı” (Buhârî, es-Savm, 69; Tecrîd-i Sarîh, VI, 307, 308).
İslâm’ın başlangıcındaki hükmü konusunda, Ebû Hanîfe vacip derken, İmam Şâfiî müekked bir sünnet olduğunu söylemiştir. Ramazan orucu farz kılındıktan sonra, bu oruç müstehap olmuştur.
Ayrıca Yahudiler’e benzememek için Muharrem’in 9,10 ve 11′nci günlerinde oruç tutmak güzel görülmüştür.
Hz. Nûh’un gemisinin bugünde tufandan kurtulup Cudi dağının tepesine oturması dolayısı ile Âşûre adlı tatlının menşei de buna dayandırılır, Gemidekiler o günü kutlamak istemişler ve geminin ambarında arta kalan erzakı karıştırıp bir aş pişirmişler. İşte aşûre pişirme âdeti buradan kalmıştır denilmektedir ancak bunun aslı yoktur.
Sapkın Şiîler Hz. Hüseyin’in Kerbelâ’da şehit edildiği gün olan on Muharrem’i matem günü sayarlar ve Muharrem’in biri ile onu arasında gülmez, et yemez, yeni elbise giymez, yeni bir işe başlamazlar. On Muharrem dövünme ve yas günüdür. Sonra yas bitti mi aşûre törenleri başlar, ve şiilerin bu yaptıklarının İslamla hiç bir alakası yoktur, tamamen sapkın inançlarından kaynaklanmaktadır.
"Âşûre günü sürme çekmek, gusül etmek, kına yakmak, büyükleri, âlimleri, hastaları ziyaret etmek, yetimlerin başını okşamak, hububât ve tatlı pişirmek, İhlâs suresini okumak, sevinmek ve bugünü ayrı bir gün olarak kutlamak İslâm’da olmayan bir davranıştır.
Bu konuda Hz. Peygamber (s.a.s.)’den gelen ne sahîh ve ne de zayıf bir hadîs vardır. Hadîs diye rivayet edilen bazı sözler tamamen uydurmadır.
Sahabeden ve dört mezhep imamından vb. kimselerden de bir rivayet olmadığı gibi, muteber kitapların hiçbirinde de buna dair bir haber yoktur. (İbn Teymiye, Mecmûu’l-Fetâvâ, Kahire 1326, II, 48; es-Subki, el-Menhel, Kahire 1393, X, 209)
O hâlde bugünde böyle bir tatlı pişirip yakınlara ve komşulara dağıtmak tamamen bid’at ve İslâmî olmayan bir örftür."
AŞAĞIDAKİ SOHBETİN SON KISMI KONUYA DAİR EN DOĞRU AÇIKLAMALARDIR MUTLAKA DİNLEYİN.
FEDAKARLIK ÖRNEKLERİ ve AŞURA ORUCU
Konu ile ilgili BURADAKİ yazıyı da özellikle okumanızı tavsiye ediyorum.
AŞAĞIDAKİ SOHBETİN SON KISMI KONUYA DAİR EN DOĞRU AÇIKLAMALARDIR MUTLAKA DİNLEYİN.
FEDAKARLIK ÖRNEKLERİ ve AŞURA ORUCU
Konu ile ilgili BURADAKİ yazıyı da özellikle okumanızı tavsiye ediyorum.
Selamun Aleyküm.Okumak,öğrenmek yerine süregelen adetleri yapmakla insanlar içlerini rahatlatıp ibadet yaptık zannediyorlar.Yaşadığım yerde komşularıma batıl inançların yanlış olduğunu anlatmaya çalışıyorum acizane.Fakat vazgeçmiyorlar,korkuyorlar.Hamileyken saç kesilmezmiş efendim çocuğun ömrü kısa olurmuş gibi daha birçok örnek var...Ömrü Allah tayin eder diyorum,anlatıyorum,vazgeçemiyorlar.Biz öyle gördük eski insanlardan diyorlar.Ayrıca kurban kesen aşure yapar anlayışını yeni öğrendim şaşırdım.Anlatmaktan da artık vazgeçtim. Bazen de dayanamıyorum kendimi sorumlu hissediyorum.Dua ediyorum Allah ıslah etsin diye ve orda kalıyorum.Anlatmak benim enerjimi alıyor.Bilgisizlik tehlikeli ve çocuklarına da tesir edip böyle gidiyor.Bizleri aydınlattığınız için Allah razı olsun sizden.Dualarımdasınız.Meral
YanıtlaSilMeral kardeşim,
YanıtlaSilçok haklısın,Rabbim razı olsun.Hayatımız bidatlerle sarılmış,neresinden tutalım,nasıl değiştirelim düzeltelim?
ben de kendimi çaresiz hissediyorum :(
hatta yanlış anlaşılırım diye endişeleniyorum,yazdıklarım alıntı bile olsa olumsuz tepkiler alabiliyorum,
insanlar yanlış da olsa inandıkları değerlerden vazgeçmek istemiyorlar,Rabbim bizleri islah etsin,affına sığınıyoruz(amin).
Dualar karşılıklı,en Emin'e emanetsiniz,
desteklerinizi esirgemeyin olur mu :)
en kalbi muhabbetlerimle...
Her kim aşura gününde ailesine ve ev halkına ikramda bulunursa Cenab-ı Hak da senenin tamamında onun rızkına bereket ve genişlik ihsan eder."(et-Tergîb ve'l-Terhİb 2/116)
SilKardeşim yazıyı güncelledim, sohbeti dinlemenizi öneririm bahsettiğiniz rivayet ve benzeri rivayetlerin tamamı uydurmadır.
Sil