"Doğrusu, biz, yüzünün semaya doğru çevrilip durduğunu görüyoruz. Artık seni hoşnud olacağın bir kıbleye çevireceğiz.
Haydi, yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Siz de ey müminler, nerede
olursanız olun, yüzünüzü o tarafa doğru çevirin! Kendilerine kitap verilmiş
olanlar da kesinlikle bilirler ki, Rabblerinden gelen o emir haktır. Ve Allah,
onların yaptıklarından,yapacaklarından ve yapmakta olduklarından gafil değildir."
(Bakara suresi 144.ayet meali)
Rahman ve Rahim olan,rızasından başka kurtuluş yolu olmayan yüceler yücesi Rabbimin adıyla başlarım...
Kıblemiz kâbe.Rabbimize yönelişimizde sembol kâbe.Yalnızca Rabbimiz istediği için kıblemiz kâbe.Son peygambere(s.a.v),peygamberimize uyanların,o güzide ashabın İslam uğrunda sınandıkları,büyük imtihanlardan birisi kıble.
İslam'ın gelişinden hicret'e kadar kıble kâbe*,hicretten sonra belli bir döneme kadar kıble Mescid'i Aksa.Sonra bir namaz esnasında Allah'tan gelen emirle kıble tekrar kâbe.
Niçin böyle?neden ilk başta olduğu gibi kâbe hep kıble olmadı?neden bir dönem Mescid'i Aksa kıble oldu?müslümanlar neden bir dönem namazlarını kâbe'ye doğru değil de Mescid'i Aksa'ya yönelerek kıldılar?Sonra niçin tekrar kıble kâbe oldu?ve sonsuza kadar da öyle kaldı?
Seyyid Kutub anlatıyor:
"Başlangıçta kıble yönünün Kâbe'den
Mescid-i Aksa'ya döndürülmesi,aşağıdaki ayetin işaret ettiği, eğitim
amaçlı bir olaydı:
"Biz sırf Peygambere uyanları O'na uymaktan
vazgeçenlerden ayırdedelim diye daha önce yöneldiğin kıbleyi tekrar kıble
yaptık."
"Bilindiği gibi Araplar cahiliye dönemlerinde
Kâbe'ye saygı beslerler, burayı milli gururlarının somut bir sembolü sayarlardı.
Oysa İslâm, kalplerin sırf Allah'a bağlanmasını, yüce Allah dışında kalan her
türlü bağımlılıktan arındırılmasını, dolaysız biçimde Allah'la rabıta
kurduran İslâm metoduna yabancı olan her türlü yaygara ve taassuptan
kurtarılmasını; her türlü tarihî, ırkî ve coğrafi şartlanmalardan
soyutlanmasını istiyordu. İşte bu yüzden sürpriz bir kararla müslümanların
Kâbe'ye yönelmelerine son verilerek bir süre için Mescid-i Aksa'yı kıble edinmeleri
uygun görülmüştü. Böylece vicdanların cahiliye tortularından, cahiliye dönemini
çağrıştıran her şeyden tamamen arınması amaçlanmıştı.
Ayrıca bu değişiklik
dolayısıyla Peygamber efendimize türlü yabancı duygunun etkisinden sıyrılarak
güvenli, gönüllü ve teslimiyetçi bir biçimde bağlı olanlar ile ırk, kavim, yurt
ve tarih çağrışımlarından kaynaklanan cahiliye yaygaralarının kof gururu ile ya da
kalplerin derinliklerinde halâ yaşayan komplekslerin dürtüsü ile inancından dönen
kimseler birbirlerinden ayrılabilecekti.
Bu arada müslümanlar teslimiyetçiliklerini kanıtlayıp Peygamber efendimizin gösterdiği kıbleye yönelince ve bunun yanında yahudiler bu durumu işlerine yarayacak bir koz olarak kullanmaya başlayınca yüce Allah'ın Kâbe'ye doğru dönmekle ilgili emri geliverdi. Fakat bu yeni emir, müslümanların kalpleri ile başka bir gerçek arasında, İslâm'ın özü ile ilgili tarihi bir gerçek arasında bağ kurdu. Bu gerçek şudur: Bu binayı, yani Kâbe'yi yapan Hz. İbrahim ile Hz. İsmail (selâm üzerlerine olsun) onu sırf Allah'a adayarak, İslâm ümmetinin bir inanç merkezi olsun diye inşa etmişlerdi. Bu İslâm ümmeti de, Hz. İbrahim'in soyundan İslâm'ı yayacak, evlâtlarının ve torunlarının da bağlı oldukları bu dinin etkinliğini devam ettirecek bir peygamberin gelmesini dileyen duasının kabul belirtisi olarak doğup gelişmişti."(fizilalil-kuran-tefsiri)
"Ey Rabbimiz, ikimizi de sana teslim olanlardan eyle, soyumuzdan da sana teslim olan bir ümmet çıkar, bize ibadet yollarımızı göster, tevbemizi kabul buyur. Hiç şüphesiz sen tevbelerin kabul edensin ve çok merhametlisin.
"Ey Rabbimiz, içlerinden
onlara senin ayetlerini okuyacak, Kitab'ı ve hikmeti öğretecek, kendilerini
kötülüklerden arıtacak bir peygamber gönder. Hiç şüphesiz sen azizsin ve hikmet
sahibisin."
(İbrahim ile İsmail(a.s)'in duaları-Bakara suresi 128,129.ayet mealleri)
Evet kâbe bir sembol.Rabbimize olan bağlılığımızın,O'na itaatimizin sembolü,bir şeyi Yalnızca O'nun rızası için yapmanın,bir şeye yalnızca O'nun rızası için yönelmenin ve O'nun rızası için terketmenin,sırt çevirmenin sembolü kâbe.
Rabbimiz hiç bir şeyde ortak kabul etmiyor,en üstün sevgi O'nun için,terketmek O'nun için,yaptığımız her amelde yalnızca ve yalnızca O'na hasredilmiş bir kalp,O'na yönelmiş bir gönül istiyor Rabbimiz.
Ya kıblesi dünya olanlar,ya kıblesi,mal,zenginlik,nefsani hevesler olanlar!Ya kıblesi tağuti sistemler olanlar!Kıblelerinin kâbe olduğunu idda edebilirler mi?
ya bizler?Bizim kıblemiz neresi?
hayatcemresi
NOT 1)
Bu yazı Şehid(inş) Seyyid Kutub'un Tefsirindeki bilgiler baz alınarak hazırlanmıştır. fizilalil-kuran-tefsiri
* NOT 2:Efendimizin(sallallahu aleyhi ve sellem) hicretten önce Mekke’de kıble olarak Kâbe’ye mi yoksa Mescid-i Aksa’ya mı yöneldiğine dair değişik rivayetler bulunmaktadır.[1]
Her iki yaklaşımı şu şekilde birleştiriliyor “Rasûlullah Mekke’de iken Kudüs’e doğru namaz kılıyordu. Kâbe de aralarındaydı. Böylece ikisini birleştirmek mümkün oluyordu. Hicret ettiğinde ise Beytü’l-Makdis’e doğru namaz kılmakla emrolundu.”[2]
1)Ayrıntılı bilgi için bkz: On Dokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sayı: 12-13, “Hadis Verilerine Göre Hz. Peygamberin İlk Kıblesi: Beytü’l Makdis”, Yrd. Doç. Dr. Yavuz Ünal.
2)A.g.m., Yrd. Doç. Dr. Yavuz Ünal, s. 196.
kaynak
hayatcemresi
NOT 1)
Bu yazı Şehid(inş) Seyyid Kutub'un Tefsirindeki bilgiler baz alınarak hazırlanmıştır. fizilalil-kuran-tefsiri
* NOT 2:Efendimizin(sallallahu aleyhi ve sellem) hicretten önce Mekke’de kıble olarak Kâbe’ye mi yoksa Mescid-i Aksa’ya mı yöneldiğine dair değişik rivayetler bulunmaktadır.[1]
Her iki yaklaşımı şu şekilde birleştiriliyor “Rasûlullah Mekke’de iken Kudüs’e doğru namaz kılıyordu. Kâbe de aralarındaydı. Böylece ikisini birleştirmek mümkün oluyordu. Hicret ettiğinde ise Beytü’l-Makdis’e doğru namaz kılmakla emrolundu.”[2]
1)Ayrıntılı bilgi için bkz: On Dokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sayı: 12-13, “Hadis Verilerine Göre Hz. Peygamberin İlk Kıblesi: Beytü’l Makdis”, Yrd. Doç. Dr. Yavuz Ünal.
2)A.g.m., Yrd. Doç. Dr. Yavuz Ünal, s. 196.
kaynak
hayırlı geceler, ayetleri hadisleri okuyor,kuran ziyafetlerini dinliyor ve dinletiyorum dokuz yaşında ikiz çocuklarım var bakıcı teyzeleriyim sayfanızdan oldukça memnunum onlarıda istifade ettirmeye çalışıyorum benim için yemek sitesinden öte dinimizi öğreten unuttuklarımızı tazeleten burası bilgi kaynağı
YanıtlaSilMelek kardeşim,
SilRabbim,bizlere razı olacağı bilgiler edinmeyi ve edindiğimiz hayırlı bilgileri de hayatımıza geçirip kendisini,razı edebilmeyi nasip etsin(amin)faydalanmanıza vesile isem çok mutlu olurum,
çok teşekkür ederim,Rabbim razı olsun,sevgilerimle...
hayrlı geceler,hayırlı cumalar...
hayırlı cumalar abla. yazın çok güzel ve düşündürücü.insan bir kere daha ben nasıl bir kulum diye soruyor. hataları aklına geliyor.
YanıtlaSilfatmacım,
SilinşaAllah o muhasebeyi her zaman yapıp geç olmadan kendimize çeki düzen veririz,
cuman mübarek,işlerin hayır olsun,
sevgilerimle...