Fındıklı Çikolatalı Çatlak Kurabiye

"Bir şeyi ister de bulursan, Allah'tan cenneti iste; belki duanın kabul olduğu günündür."
( Hayseme bin Abdurrahman )

 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla başlarım. Yarattığı şeylerin zerrelerince O'na hamd-u senalar olsun. Bütün övgüler, bütün ihtiramlar O'na layıktır. O'ndan başka övülmeye layık hiç bir kudret yoktur. 

Şanlı Rasul'ümüz Aleyhisselau vesselam'a da salat ve selamların en güzeli olsun... 

Öyle uzun zaman oldu ki kurabiye yapmayalı, en son ne zaman yaptığımı bile hatırlamıyorum. Uzun zaman aradan sonra gerçekten denenmeye değer bir kurabiye yapmışım. Sonuç çok güzeldi. Tarife ufak önemsiz, değişiklikler haricinde harfiyyen uydum. Sonuçta harika bir lezzet çıktı ortaya, hazırların bunun yanında hiçbir hükmü yok. İçinde ne olduğunu bilerek gönül rahatlığı ile yiyorsunuz. Tarifte ortalama 20 adet kurabiye çıktığı vardı ama sanırım benimkilerin adedi daha fazla oldu. Bereketi kaçmasın diye saymadım :) Neme lazım kolay kolay kurabiye yapmıyorum bari yapınca da bereketli olsun değil mi :)

Yapımı diğer kurabiyelere göre biraz daha uğraştırıcı ancak, emeğinize değiyor. İsterseniz şimdi de bir diğer adı Browni Kurabiye olan tarifimize geçelim:

Göz Aydınlığımız

Hamdın tamamı “Namazı kılın, zekâtı verin, önceden kendiniz için yaptığınız her iyiliği Allah'ın katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı noksansız görür.” [1] buyuran Allah (azze ve celle)’ye olsun.

Salat ve selam "İslam’ın düğümleri bir bir çözülecektir. Her bir düğüm çözülünce insanlar bir sonrakine yapışırlar. İlk çözülecek olan, hükümdür (yani yönetimdir). En son çözülecek olan ise namazdır.” [2] buyuran Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)'in, O'nun Âl ve ashabının ve ihlasla yollarına uyan mü'minlerin üzerine olsun.

Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in "gözümün nuru" diyerek sevgisini ifade ettiği namaz çok özel bir ibadettir. Özeldir, çünkü özelliği hiç bir şekilde bırakılamayan, her hal ve durumda eda edilmesi gereken ve ilk emredilen bir ibadet olmasındandır.

Bütün Nebilerin ve onların elçiliğini kabul eden ümmetlerinin de eda ettikleri bir ibadettir namaz. Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e ilk tabi olan, ilk dönem müslümanları Nebi (aleyhisselam) ile beraber teheccüd namazını farz olarak eda ediyorlardı. Bu, beş vakit namaz emredilinceye kadar böyle sürdü. Sonrasında ise sünnet namazı hükmünü aldı. Allah (azze ve celle) başlangıçta teheccüdü onlara farz kılarak, zorluğu açısıyla onları eğiterek, önlerindeki çetin günlere hazırlıyor, metanetlerini artırıyordu.

Namaza dair çok önemli bir husus şöyledir: Namaz dışında hiç bir ibadetin emri semada ve direkt Allah (subhanehu ve teâlâ) tarafından Rasûlullah (aleyhisselam)'a bildirilmemiştir. Namaz emri aracısız doğrudan bizzat Rabbimiz tarafından Nebimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'e bildirilmiştir.