بسم الله الرحمن الرحيم
Günümüzde birçok kimsenin şöyle bir sorunu var; deniliyor ki: “Kendilerini İslam’a nispet eden her bir cemaat/grup, kendilerinin doğru yolda olduklarını, kendi dışındakilerin ise yanlışta, sapıklık içinde olduklarını iddia ediyor.
Halbuki bu cemaatlerin hemen hemen hepsi, Kur’ân’a ve bununla beraber Sünnete tabi olduklarını söylüyor. Şayet Kur’ân ve Sünnet doğruyu gösteren kaynaklarsa, hakla batılın arasını ayıran iki rehber ise ve hak bir tane olup hakkın dışında kalanların hepsi yanlış/batıl ise -ki bunun böyle olduğunu herkes kabul ediyor-, o halde Kur’ân’a ve Sünnet’e bağlı olduğunu söyleyen cemaatler neden birbirlerini sapıklıkla itham edebiliyor? Neden İslam adına öne sürülen farklı görüşler mevcut? Ve şu halde kim doğru, kime inanacağız?”
Bu endişe, malum olduğu üzere birçok insanın gündeme getirdiği ve birçok kimsenin kafasını karıştırdığı bir endişe. İlk olarak şunu söylemek gerekir; Hiç şüphesiz ki Kur’ân ve Sünnet, hakkı gösteren iki hidayet kaynağıdır, ancak aynı zamanda birer imtihan kaynaklarıdır da! Yani Allah (subhanehu ve teâlâ) insanları Kur’ân ve Sünnet’le de imtihan edebilir, Kur’ân ve Sünnet insanlar için bir fitne kaynağı, sapıtmalarına, yoldan çıkmalarına neden olan unsurlar olabilir. Başka bir ifadeyle Kur’ân ve Sünnet, birer hidayet rehberleri olmalarının yanı sıra aynı zamanda bu iki kaynağın saptırma fonksiyonu da vardır. Nitekim Allah (subhanehu ve teâlâ) şöyle buyurmaktadır:
إِنَّ اللَّهَ لَا يَسْتَحْيِي أَنْ يَضْرِبَ مَثَلًا مَا بَعُوضَةً فَمَا فَوْقَهَا فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا فَيَعْلَمُونَ أَنَّهُ الْحَقُّ مِنْ رَبِّهِمْ وَأَمَّا الَّذِينَ كَفَرُوا فَيَقُولُونَ مَاذَا أَرَادَ اللَّهُ بِهَذَا مَثَلًا يُضِلُّ بِهِ كَثِيرًا وَيَهْدِي بِهِ كَثِيرًا وَمَا يُضِلُّ بِهِ إِلَّا الْفَاسِقِينَ
Bu endişe, malum olduğu üzere birçok insanın gündeme getirdiği ve birçok kimsenin kafasını karıştırdığı bir endişe. İlk olarak şunu söylemek gerekir; Hiç şüphesiz ki Kur’ân ve Sünnet, hakkı gösteren iki hidayet kaynağıdır, ancak aynı zamanda birer imtihan kaynaklarıdır da! Yani Allah (subhanehu ve teâlâ) insanları Kur’ân ve Sünnet’le de imtihan edebilir, Kur’ân ve Sünnet insanlar için bir fitne kaynağı, sapıtmalarına, yoldan çıkmalarına neden olan unsurlar olabilir. Başka bir ifadeyle Kur’ân ve Sünnet, birer hidayet rehberleri olmalarının yanı sıra aynı zamanda bu iki kaynağın saptırma fonksiyonu da vardır. Nitekim Allah (subhanehu ve teâlâ) şöyle buyurmaktadır:
إِنَّ اللَّهَ لَا يَسْتَحْيِي أَنْ يَضْرِبَ مَثَلًا مَا بَعُوضَةً فَمَا فَوْقَهَا فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا فَيَعْلَمُونَ أَنَّهُ الْحَقُّ مِنْ رَبِّهِمْ وَأَمَّا الَّذِينَ كَفَرُوا فَيَقُولُونَ مَاذَا أَرَادَ اللَّهُ بِهَذَا مَثَلًا يُضِلُّ بِهِ كَثِيرًا وَيَهْدِي بِهِ كَثِيرًا وَمَا يُضِلُّ بِهِ إِلَّا الْفَاسِقِينَ