İNSTAGRAM

İNSTAGRAM
hayatcemresi_ instagram

بسم الله الرحمن الرحيم

بسم الله الرحمن الرحيم
(İnsanları) Allah'a çağıran,iyi ve faydalı iş yapan ve "Ben müslümanlardanım" diyen kimseden daha güzel sözlü kim vardır?
Fussilet suresi 33.ayet

Kutlu Doğum Programları ile Yerleştirilmeye Çalışılan Soft Peygamber Algısına Reddiye

Henüz 29 Yaşında Hakka Yürüyen bir Şehid'in Dilinden Muhteşem Bir Sohbet

9 Nisan 2011 Cumartesi

Afrikalılar mı aç, yoksa biz mi hayvan gibi yiyoruz?

Tevvab ve Ğafur olan Rabbimin adıyla başlarım...
Aslında bu yazıyı buraya almak belki yayınladığım yemek ve tatlı çeşitleri ile tezat teşkil ediyor,ama yazılanlar gerçek evet, kral çıplak...
Şimdi gelin Sayın Hakan Albayrak'ı dinleyelim:
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
Afrikalılar mı aç, yoksa biz mi hayvan gibi yiyoruz?
Geçen sene kaleme aldığım bazı Afrika notlarını gecikmeli olarak Yeni Şafak okuyucularıyla paylaşmak istiyorum.
***
Etiyopya'nın başkenti Addis Ababa'da nefis bir Türk lokantası var.
E bizde de nefis olunca, para da olunca, üç gün boyunca sabah-öğle-akşam o lokantada mükellef sofralar kurdurup önümüze ne geldiyse silip süpürdük.
Çorbalar, ön soğuklar, arka sıcaklar, salatalar, tatlılar, gazozlar, çaylar, kahveler...
Yarım saat sırf siparişle uğraşıyorduk.
Sonra da bir müddet siparişlerimizi tashih ediyorduk.
Bir müddet diyorum ama aslında siparişler hiç bitmiyordu.
"Bu tas kebabı harika olmuş, bir tabak daha alayım", "Künefe kesmedi, dondurma da yiyeceğim" falan filan.
Bize hep aynı garson bakıyordu.
İnce, zayıf bir Afrikalı.
Bir keresinde adamın bize hayretle baktığını hissettim.
Hatta acıyarak baktığını.
Belki tiksinerek bakmıştır da itiraf edemiyorumdur.
Bir gün Nijer'de beş-altı tane çocuğun mangal partisine şahit olmuştum.
Bir balık tutmuşlar, onu güle-oynaya pişirip afiyetle yediler.
Sonra da tozu dumana katarak oynamaya başladılar.
Yine bir gün Mali'de bir otele yerleşmiştik.
Yerleşir yerleşmez ilk işimiz "Yemek var mı?" diye sormak olmuştu.
"Var" dedi Afrikalı bir eleman.
Pirinç pilavı mıydı neydi, yağsız-mağsız, tuzsuz-muzsuz, yanında da hiçbir şey yok, onu gösterdi.
Beğenmedik tabii.
Gittik bakkaldan dünya kadar nevale aldık, iki saat onları pişirmekle uğraştık, otel çalışanları neye uğradıklarını şaşırdılar.
Yine bir gün Gana'da Afrikalı devrimci ağabeyim Dhoruba Bin Wahad'ın evine misafir olmuştum.
"Sana geleneksel Afrika mutfağının en güzide yemeğini ikram edeceğiz" demişti gururla.
Gele gele lapa bir pirinç pilavı gelmişti, o da yağsız-mağsız, tuzsuz-muzsuz, yanında hiçbir şey olmadan.
Afrikalılar işte böyle az yiyor, öz yiyor, sade yiyor ve bununla yetiniyor.
Yemeyi abartmıyor, başlı başına bir uğraş haline getirmiyor.
Neyse işte; o çocukların balık sefasını, o oteldeki basit menüyü, Dhoruba Bin Wahad'ın ikramını hatırlayınca, Addis Ababa'daki lokantada masamıza bakan garsondan ve genel olarak Afrikalılardan acayip utandım.
Şöyle dedim kendi kendime:
"Afrikalılar mı aç, yoksa biz mi hayvan gibi yiyoruz?"
***
Dikkat buyurun:
Nijer'deki o beş altı çocuğun o balığı GÜLE OYNAYA pişirdiklerini ve yedikten sonra TOZU DUMANA KATARAK oynadıklarını söyledim.
Bu "güle oynaya" ve "tozu dumana katarak" çok önemli.
"Niye beşimize-altımıza bir tek balık düşüyor? Niye birer tane balık düşmüyor?" diye ağlayabilirlerdi, kadere demediklerini bırakmadan pişirebilirlerdi o balığı, ama güle oynaya pişirdiler ve bu çok dinamik bir şükür halidir.
Boğazlarından geçen şey mini minnacık bir şey olduğu halde, o yemeğe yemek demek bizim modern dünya ölçülerimize göre bin şahit istediği halde, yemekten sonra müthiş bir coşkuyla tozu dumana katarak oyun oynamaları, hani "hayatın tadını çıkarmak" derler ya işte onu yapmaları da çok dinamik bir şükür halidir.
Timbuktu'da bir kum tepesinden yuvarlanıp duran çocuklar görmüştüm; giysileri yırtık-pırtıktı, bizim modern dünya ölçülerimize gör fakru zaruret içinde kıvranıyorlardı, çocuklarımızın onlar gibi olmasını hiç istemezdik, çok acınası bir haldeydiler, yazık yazık çok yazık, ama Sahra çölünü adeta yeşerten o bereketli kahkahalar neydi peki?
"Ulan" dedim, "Bu çocukların bir günlük neşesi herhalde benim çocuklarımın bir ömürlük neşesine bedeldir. Nasıl gülüyorlar öyle? Ne güzel ve ne çok gülüyorlar..."
Zaten Afrikalılar genellikle gülüyor.
Ben dünyada bu kadar güleryüzlü, bu kadar neşeli bir halk görmedim.
Hani şu "Günde 1 doların altında kazanan Afrikalı"nın dillere destan yoksulluğu hikâyesi var ya...
Harbiden hikâye!
Yoksulluk görecedir ve bizim nazarımızda yoksul olan ortalama Afrikalı bizim hiç olamadığımız ve belki de hiç olamayacağımız kadar mutludur, mesuttur.
Tamam, derme-çatma evlerde yaşarlar, hatta çadır gibi şeylerde yaşarlar, üç-beş metrekarede 10-15 kişi yaşarlar, ama havalar hep güneşli olduğu için zaten gün boyu dışarıdadırlar, hatta sıcak geceleri de açık havada geçirirler ve dolayısıyla kâinat kadar geniştir aslında evleri.
Bu muhteşem sadeliğe ve basitliğe acayip özendim.
Alıntı:Timeturk

6 yorum:

  1. Hayır onlar aç değil, biz hayvan gibi yiyoruz:(

    YanıtlaSil
  2. sadece yerken olsa, esyayi da kiyafeti de heer seyi abartiyoruz:((

    YanıtlaSil
  3. Bizler aslında acıkmanın ne demek olduğunu da pek bilmiyoruz,

    oruç da olmasa hiç bilmeyecektik,
    insan acıktığı zaman katıksız ekmek bile baklava börek gibi geliyor,
    evet her şey de doyuma ulaşmışız, aslında bu yüzden pek mutlu da olamıyoruz,

    yiyoruz,şişmanlıyoruz,arkasından gelen pek çok hastalığa bu şekilde davetiye çıkarıyoruz,

    Yazıya Allah'ın Tevvab ve Ğafur isimleri ile başladım,kendimi suçlu hissediyorum,Tevvab ve Ğafur isimleri ile Rabbimden affımızı diliyorum(amin).

    YanıtlaSil
  4. Allahım nasıl esap vericez.. gerçekten hangi yüzle bilemiyorum...

    YanıtlaSil
  5. elifzeynepabdullah31 Ekim 2012 09:21

    Selamun aleykum , yayınladığınız için teşekkür ederim çünkü yazıyı çok beğendim, Nurettin yıldız hocamızın midede savaş sohbetine ilaveten bu yazıyı okumak fazla iştahı kapatmaya çok yardımcı olacak gibi. Rabbim yemek için yaşayanlardan olmaktan korusun bizleri, nefsimize gem vurabilenlerden, daima şükür, fikir, ve zikir üzere olanlardan etsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. we aleykumselam kardeşim,
      midede savaşı bizde dinlemiş ve çok etkilenmiştik,ama bu etki nedense fazla sürmüyor,yine değişen bir şey yok :(
      Rabbim bizleri affetsin,yemek için yaşayanlardan değil,yaşamak için yiyenlerden,en azından ölçüyü kaçırmayanlardan eylesin(amin).

      Sil

HERKES YORUM YAPABİLİR,
siteniz veya bloğunuz yoksa ,profil seçin bölümünden Adı/URL yazan kısma tıklayın ,Ad yazan kısma adınızı ve soyadınızı yazın,
(yorumlarınızda iki isim kullanmanız,aynı isimle yazan diğer kardeşlerimizle karıştırılmamanız için önemli)
URL kısmını doldurmasanız da olur,yorumunuzu yazıp,

" YAYINLA "

yazısına tıkladığınızda yorumunuz gelir,ilginize çok teşekkür ederim.

KUR'AN IŞIĞINDA ÖLÜM, KIYAMET, AHİRET.....Mutlaka dinleyin...

BU SİTEDE YER ALAN KONULAR

Translate

Blog Archive

yasal uyarı

Protected by Copyscape DMCA Takedown Notice Search Tool HAYATCEMRESİ Adlı sitede yayınlanan tüm içerik hayatcemresi2.blogspot.com'a aittir.Hiçbir şekilde izinsiz kullanılamaz.
 
Copyright © HAYATCEMRESİ - Blogger Theme by BloggerThemes & freecsstemplates - Sponsored by Internet Entrepreneur