İNSTAGRAM

İNSTAGRAM
hayatcemresi_ instagram

بسم الله الرحمن الرحيم

بسم الله الرحمن الرحيم
(İnsanları) Allah'a çağıran,iyi ve faydalı iş yapan ve "Ben müslümanlardanım" diyen kimseden daha güzel sözlü kim vardır?
Fussilet suresi 33.ayet

Kutlu Doğum Programları ile Yerleştirilmeye Çalışılan Soft Peygamber Algısına Reddiye

Henüz 29 Yaşında Hakka Yürüyen bir Şehid'in Dilinden Muhteşem Bir Sohbet

9 Kasım 2010 Salı

KURBAN'A DAİR...

        
          Kurban ibadeti mü’minlere, Hz. İbrahim (a.s) ile Hz. İsmail’in (a.s) teslimiyetini hatırlatan bir ibadettir. Bilindiği gibi Hz. İbrahim (a.s) Allah” (cc) emrine teslim olarak kendi öz oğlunu kurban etmeye, Hz. İsmail (a.s) ise Allah (cc) rızası için kurban olmaya razı olmuştur. Peygamberimiz Efendimiz (sav) bu hadiseyi hatırlatmış ve şöyle buyurmuştur: “Kurban kesiniz! Zira kurban ceddim Hz. İbrahim’in sünnetidir.” Hanefi Fûkahası ‘ Kurban kesmek hür, zengin ve seferi halde bulunmayan her mü’min üzerine vaciptir’ hükmünü, ‘Zahiru’r Rivaye’ olarak benimsemiştir. Rasûl-i Ekrem ‘in (sav) kurban kestiği ve zengin olan ashabına kurban kesmelerini tavsiye ettiği malumdur. Hatta; ‘Kim ki kurban kesmeye mali kudreti bulunur da kesmezse, o kimse namazgâhımıza yaklaşmasın’ buyurmuştur.
                    Allah’a Teslimiyetin ve Fedâkarlığın Sembolü: “Kurban”
         ALLAH’a Teslimiyetin, fedâkârlığın ve ferâgatin sembolü Kurban, büyük bir nimetin müjdesidir. Yaklaşmak manasındaki “karuba” fiilinden alınmıştır. Kurban kesme, sadaka verme ve hayır hasenat yapma gibi güzel amellerle Allah’a yaklaştıran vefâ, ferâğat, ve teslimiyet simgesi olan mâlî bir ibadet...
      
Bilhassa kurban bayramı günlerinde, dinimizin emrettiği şekilde ve şartlarda kurban keserek    Allah’a yaklaştıran ve rızasına ulaştıran bir ibadet... Allah’ın sayısız nimetleriyle beslenen insanın, senenin 365 gününün sâdece bir gününde Allah’a şükran borcunun îfâsına vesile olan kurban, fazla bir yük ve büyük bir külfet sayılmaz. Faydalanmakta olduğumuz sıhhat ve afiyetin şükrü, kaza ve belâların keffâreti, gelecek yıla kadar kendi nefsimiz, âilemiz ve çocuklarımızın ve yakınlarımızın türlü kaza ve belalardan, Allah’ın “Koruyan” sıfatına sigortalanmaktır kurban. İyi halde, saâdet ve selâmette olan bir âilenin bahtiyarlığının bir göstergesi olarak, candan ve gönülden gelen minnet, hamd ve şükür ile Allah’a koşmak, yaklaşmak ve rızasına nâil olmak sevincidir kurban. Allah’a teslimiyetle rızasına yükseliştir. Canım cânânım, malım mülküm Sana kurban!, kurbânın olam Ey Rabb’im! İtirâfı, münâcâtı ve teslimiyetiyle Allah’ın rızasına ulaşımdır kurban.
           
Sevinmek ve sevindirmekle yaşanan bir bayramdır kurban. Kurban edene ve kurban olana en asil sevinci ve saâdeti bahşeden çifte sevinçtir kurban. En büyük imtihanı kazanmış olmanın, en büyük fedâkarlığın makbul olduğu müjdesiyle sevindiren bayramdır kurban. Aynı zamanda canımızın cânânımızın kurtuluş müjdesini veren sevincin bayramıdır kurban.
          
İbrahim aleyhisselam’ın: “Ey Rabb’im! Senin sevginin üstünde sevgi, itâat ve teslimiyetin fevkında itâat yoktur!, İşte sevdiğim oğlum İsmail’imi yüce emrinle sana kurban ediyorum!” dediği İlâhî emre itâatın ve teslimiyetin en güzel misâlidir kurban. Şeriki ve benzeri olmayan Rabb’imiz Allah’ımıza halis kulluğumuzun ifadesidir kurban.
           
Oğlu İsmail’in de, Allah’a olan tam inancı, Peygamber babasına tam güveni, fedakarlığı ve örnek itâatının ve teslimiyetinin timsalidir kurban. Hem babanın, hem oğulun en büyük fedâkârlıklarının en büyük sevince çevrildiği, tüm insanlığa örnek bayramdır kurban.
          
Hz İbrahim’in 86 yaşına kadar hiç çocuğu olmadığı malumdur. Allah’a çok yalvardı. Düâsını kabul eden Allah O’na o yaştan sonra İsmail’i verdi. O yaşa kadar evladı olmayan ihtiyar bir babanın, Allah tarafından halim selim bir evladla müjdelenmesi, ne kadar büyük bir nimet ve devlet olacağı, Onu ne kadar çok sevindireceği kolayca tahmin edilir.
          
Oğlu İsmail’in büluğ çağına geldiğinde, O’nu kurban etmesini isteyen Allah’a hiç tereddütsüz “Lebbeyk!” diyen İbrahim aleyhisselam’ın hâlet-i rûhiyesinin ne durumda olduğunu Allah’tan başka kimse bilemez. Ama O’nun durumunda olan her baba onu tahmin edebilir..
         
Saffât Süresinde Hz. İbrahim ve İsmail ile ilgili olarak bu hususları şöyle dile getirilir:
“(Hz. İbrahim) Ey Rabb’im! bana Salih bir evlad ver!” (dedi. O’nun bu talebine binâen Allah): “Biz de kendisine yumuşak huylu bir oğul müjdeledik” (buyurdu), Oğlu, yanında koşacak( O’nun işlerini görecek) çağa gelince: “Ey Oğlum! Ben seni rüyamda boğazladığımı görüyorum. Artık bak!, ne düşünürsün? dedi. (İsmail de): Babacığım! Sana ne emrediliyorsa yap!, İnşâAllah beni sabredenlerden bulacaksın dedi ( Saffât,37/100-102).”
           
Bugünün babaları ve oğulları bizler, onların Allah’a olan bu yakînî îman ve fedakarlıklarını, enine boyuna şöyle bir düşünüp, Rabb’imizin biz kullarını ne büyük nimetlerle taltif ettiğini, bunca nimetlerine karşılık Allah’a ne kadar hamd ve şükretsek azdır. Bilhassa insan olarak yaratılmış olmamızın, îman ve İslam gibi büyük nimetlerinin karşılığını, yılda bir defa kurban keserek asla ödeyebilmiş olamayız.
         
İbrahim aleyhisselam bir düşünelim. Âhir ömründe kavuşabildiği İsmail’inin kurban edilmesini emreden Allah’ın emrini mutlaka yerine getirmekten başka hiçbir çâresi olmayan Hz İbrahim’in, Allah’ın emri diye oğlunun boğazına dayadığı bıçağını bütün gücüyle, çektiğini ibretle düşünelim.
İşte tam bu esnada,yaratmış olduğu biz insanlara büyük lütfu ulaşan “Erhamurrâhımîn” merhametlilerin Merhametlisi, Allah’ımızın nidasının duyulup, büyük lütfu:
         

“Ey İbrahim ! Tamamdır. Emir yerine gelmiştir.” buyruğunu.
         
“Oğlunun yerine işte sana azîm ve güzel bir kurban, İsmail’i bırak onu kes”müjdesiyle çifte sevinçlerin coştuğunu ibretle düşünelim, Kurbanın ne büyük bir nimet olduğunun şükrünü ödemeye çalışalım..
         
Hz.İsmail’in o olgunluğu, Allah’a olan îmanı ve teslimiyeti ile babaya olan itâatı, zamanımızın (14-20 yaş) delikanlılarına en büyük mesajdır. Günümüzün gençlerinin bu mesajı çok iyi değerlendirip, Hz. İsmail gibi olgun îman ve Allah’a teslimiyette, babaya mutlak itâatta altın gençler olmalarını dileriz.
Şu halde kurban, kulluktur, fedakârlıktır, teslimiyyettir, Allah’a yaklaşmaktır, sevindirmektir, sevindirdiğinin sevinciyle sevinmektir.
      
Her şeyde bizlere en güzel örnek olan Peygamberimizin de bizlere örnek olan bir bayram sevincini O’nunla beraber yaşayalım:
                                         Bir Yetim Çocuk ve Bayram
       Bayramlık elbiseleriyle oynamakta olan bir çocuk grubunu uzaktan mahzun mahzun seyreden bir çocuğu gören Peygamberimiz ona yaklaşarak, niçin onlara katılmadığını sorar. Çocuk: “Ben onlar gibi giyinik değilim, onların manzarasını bozmak istemiyorum” diye cevaplayan bu çocuğun, aslında yetim olup, bayramlık elbisesinin de bulunmadığını anlayınca ona şöyle der Peygamberimiz: “Ne dersin evladım, Muhammed baban; Âişe annen; Hasan ve Hüseyin kardeşlerin olsun istemez misin?” Çocuğun yüzünde sevinç gülleri açınca, Peygamberimiz onu götürür evde yıkar, temizler, yeni elbiseler giydirir, torunları Hasan ve Hüseyini de yanına katarak, oynayan arkadaşlarının yanına getirir. Onun hazin kalbinin sevince çevrilmesini, mahzun çehresinde güller açışını, bayram sevinciyle oynayışını bir müddet seyreder.
    
Şimdi onun o sevincinin peygamberimize kazandırdığı sevincin derecesini gene, sevindirenden başkası hazzedemez. Sevindirelim ki sevinelim, sevindirelim ki bayram edelim.
İşte İslam bayramları, böyle sevindirmelerin sevincidir. Peygamberimiz bizlere her şeyde olduğu gibi, burada da en güzel örnektir. Bu bayramlarda ve her zaman ve mekanda gelecek nesillerimize biz de böyle güzel örnekler sergileyelim, bizleri hayırla yâdedecek nesiller bırakalım, bayramlarımız gerçek manada bayramlar olsun.

      Kurban Kesmenin HükmüKurban kesmenin hükmü hususunda görüş ayrılıkları var. En-Nehaî’ nin rivayetinde, İmamı Âzam Ebu Hanife, İmam Muhammed, Züfer ve el-Hasen’e göre, zengin, hür ve seferî olmayan her müslümana, kendisi ve küçük çocukları adına kurban kesmesi vaciptir. Tahâvî de Ebu Hanife’nin görüşüne katılarak: vacip demiştir. Hanefî Mezhebinden İmam Yûsuf, bir rivayete göre hocası Ebu Hanife’nin görüşüne katılır, diğer bir görüşüne göre de İmam-ı Şâfî’nin görüşüne göre “sünnettir.”(1) der.

Vacip diyenlerin delili başta, Kevser Suresidir:
“(Habibim ya Muhammed!) Şüphesiz Biz sana Kevser’i verdik. Öyleyse Rabb’in için namaz kıl ve kurban kes!. Muhakkak ki sonu(nesli)kesik olan sana buğzedendir.” (el-Kevser, 108/1-3)Burada “venhar” kelimesiyle “kurban kes” emri her ne kadar Peygamberimize ise de , ümmetine de şâmildir ve emir kipinde olduğundan vücûp ifade eder demişlerdir.

Ayrıca İbni Macenin süneninde Ebu Hüreyre’nin rivayet ettiği şu sahih hadis de delildir:
Kurban kesecek kadar varlığı olup ta kesmeyen, bizim musallâmıza gelmesin.”
El-Hâkim sahîhu’l-isnad kaydiyle merfûan tahriç ettiği bu hadise dayanarak aynı görüşü paylaşır ve: “Bu misli tehdid ifade eden bir hadisin hükmü vacipten başka olamaz” der.

Bu hadis hakkında Muhammed Nâsıruddin el-Elbânî, El-Münzirî’nin “Et’Terğîb Ve’t-Terhîb” eserini tarayarak “Sahîhu’t-Terğîb ve’t-Terhîb” Yani “Terğib ve Terhib’de geçen sahih hadisler” diye adlandırdığı, eserinde, sahihler arasına aldığı bu hadise “ hadis hasen” demiştir..(2)
Müekked sünnet veya sünnettir diyenler:

Bir rivayete göre Ebu Yûsüf, Saîd b.El-Müseyyeb, Atâ’ b. Rabâh, Alkama, El-Esved, İmam Şâfii ve Ebu Sevr’den, Ebu Bekr, Ömer ve İbnü Mes’ûd’dan da sünnet olduğu görüşü rivayet ediliyor.(3)
Bu görüşün sahiplerinin dayandıkları şu hadisi, “Zeyd b. el-Erkam’ rivayet etmiştir. Rasulüllah’a Kurbanın hükmü hakkında sordular, Şöyle cevap verdi: “ Babanız İbrahim’in sünnetidir. ” Bize sevabı nedir? sorusuna da cevap: Kurbanın her kılı veya yünü adedince sevap vardır .”(4)Şeyh Elbâni’nin: zayıf dediği bu hadise dayandırılan hüküm de geçerli sayılmaz.
Es-Serahsî “El-Mebsut” isimli eserinde: “Sünnetü ebîküm” hadisindeki sünnet kelimesi, “sünnet-i hüda, yol ve tarikat “ manasınadır. Bu da kurban kesmenin vacip oluşunu gösterir” diyor.(5)
Leys ve Rabîa: “ Hali vakti yerinde olan bir müslümanın, kurban kesmemesini doğru bulmayız” dediler. İmam Mâlik de: “Müslüman kurban kesmeyi terkedemez. Terkeden, mâzereti olmadıkça çok kötü bir iş yapmış olur” demiştir.
          NeticeHali vakti yerinde olup seferde olmayan her müslümana kurban kesmenin vâcib olduğu görüşü ağırlıktadır.(6)
Kurban kesmeyi îcab ettirecek zenginlik ölçüsü: Tercih edilen görüşe göre: mesken,yiyecek içecek, giyecek ve kullanılacak zarûrî eşyaları mevcut olup, bir kurbanlık alacak kadar parası olan veya maaş alan memurlar için, bir aylık masraflarından başka kurbanlık alabilecek kadar parası olan kimselere kurban kesmek vaciptir.
 
Borçlu KimseKurban Bayramından önce, mutlaka ödemesi gereken borcunu, kurban keserse ödeyemez duruma düşerse, kesmez, borcunu öder. Borcu erteleme imkanı varsa, kurbanını keser, borcunu ödeme hususunda Allah’ın yardımı ona mutlaka ulaşacaktır. Bu mücerreptir.
Bir yıl içinde ödeyebilecek durumda olan kişi, borç alır kurbanını keserse, o yıl içinde Allah’ın izni ve lütfu ile hem borcunu öder, hem kurbanını keser; hem de Allah katında kazalardan belalardan emin olma sigortası kazanmış olur.
____________________
(1) (Fethu’l-Kadir,8,67). (Serahsî, El-Mebsûd,12,8-9; Meydânî’, el-Lübab,3,124)
(2) El-Elbânî, Sahîhu’t-Terğîb Ve’t-Terhîb, 1/264 (1087)’ de sahih der .Süyûtî ,Bülûğu’l-Meram Min Edilleti’l-Ahkam,1/534 (1348).
(3) Abdullah b. Cibrîn, Şerhu Umdetü’l-Ahkam, 76/3 ; Bedrüddin el-Aynî el-Hanefi, Umdetü’l-Kârî şerhu Sahîhu’l-Buhârî, 31/92,93 .
(4) Essünenü’l-Kübrâ lil-Beyhakî ve Zeylühu El-Cevheru’n-nakî,9/261; Sünenü’t-Tirmizi,4/83. Şeyh El-Elbânî bu hadis zayıftır demiştir.
(5) Es-Serahsî “el-Mebsut, 12/8-9 ; Kadı Zâde, Fethu’l-Kadir’in tekmilesi, Netâicu’l-efkâr,8/67 vd.
(6) El-Meydânî, Ellübab,3/124,Kahire; Es-Serahsî, “el-Mebsut, 12/8-9; Kadı Zâde, Fethu’l-Kadir’in tekmilesi, Netâicu’l-Efkâr,8/67 vd.

Doç. Dr. Hüseyin VAROL
Misak dergisi  Kasım 2010 sayı: 240

1 yorum:

  1. Değerli paylaşımların için teşekkürler arkadaşım,selamlar sevgiler...

    YanıtlaSil

HERKES YORUM YAPABİLİR,
siteniz veya bloğunuz yoksa ,profil seçin bölümünden Adı/URL yazan kısma tıklayın ,Ad yazan kısma adınızı ve soyadınızı yazın,
(yorumlarınızda iki isim kullanmanız,aynı isimle yazan diğer kardeşlerimizle karıştırılmamanız için önemli)
URL kısmını doldurmasanız da olur,yorumunuzu yazıp,

" YAYINLA "

yazısına tıkladığınızda yorumunuz gelir,ilginize çok teşekkür ederim.

KUR'AN IŞIĞINDA ÖLÜM, KIYAMET, AHİRET.....Mutlaka dinleyin...

BU SİTEDE YER ALAN KONULAR

Translate

Blog Archive

yasal uyarı

Protected by Copyscape DMCA Takedown Notice Search Tool HAYATCEMRESİ Adlı sitede yayınlanan tüm içerik hayatcemresi2.blogspot.com'a aittir.Hiçbir şekilde izinsiz kullanılamaz.
 
Copyright © HAYATCEMRESİ - Blogger Theme by BloggerThemes & freecsstemplates - Sponsored by Internet Entrepreneur