İNSTAGRAM

İNSTAGRAM
hayatcemresi_ instagram

بسم الله الرحمن الرحيم

بسم الله الرحمن الرحيم
(İnsanları) Allah'a çağıran,iyi ve faydalı iş yapan ve "Ben müslümanlardanım" diyen kimseden daha güzel sözlü kim vardır?
Fussilet suresi 33.ayet

Kutlu Doğum Programları ile Yerleştirilmeye Çalışılan Soft Peygamber Algısına Reddiye

Henüz 29 Yaşında Hakka Yürüyen bir Şehid'in Dilinden Muhteşem Bir Sohbet

13 Şubat 2014 Perşembe

Misak, Beyat ve Vatandaşlık Sözleşmesi

...................................................................
İnsanoğlunun dünyaya köle ve kula kul olmak için gelmediği malumdur. Hz. Ömer (ra)’in insanın, anasının karnından hür olarak çıktığını beyan eden sözleri mevcuttur. Ayet-i kerime’de insan ve dünya ilişkisi şöyle resmedilmektedir:
“O (Allah) ki yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkardı. Öyleyse siz de bile bile Allah’a eşler koşmayın.”
 
(Bakara Sûresi: 21)
Dikkat edilirse ayet-i kerime’de insana uçsuz bucaksız bir hürriyet alanı resmedilmektedir. Hiçbir zaruret altında başkalarına boyun eğmemeleri tavsiye edilmektedir. Yer döşek, gök bina… Gökten su, yerden çeşit çeşit rızıklar… Dünya Hayatında insanın ihtiyacı olan her şey verilmiştir. Bu nedenle insanın ona buna boyun eğmemesi hem emir hem de tavsiye edilmektedir.

Hz. Musa (as) ruhları kölelik ile kirletilmiş olan İsrailoğulları’nı çölde ve ihtiyaçtan azade yaşatarak tedavi etmeye çalışmıştır. Yeryüzündeki devletlerin vatandaşlık sözleşmelerinin kula kulluk esasına göre dizayn edildiğini gizleyemeyiz. Kaldı ki sosyal sözleşmelerin çoğu ya darbe ürünüdür ya da manipülasyonlar sonucudur. Mecburi Temel Eğitim ile zihinleri kirletilen ve propaganda unsurlarıyla robota döndürülen en nihayet hapishane tehditleriyle hizaya çekilen insanlık, vatandaşlık sözleşmelerine razı hale getirilmiştir. Şu an yaşanan isyanlar, farkına varmasa da insanın fıtratından kaynaklanan isyanların kapsamına girer.
Müslümanlar “Ne zamandan beri Müslümansın?” sorusuna “Galü Bela’dan beri” cevabını verirler. Galü Bela, ruhlar âleminde Allah’ın “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” sorusuna biz insanların, “Evet, Rabbimizsin şahit olduk” cevabını vermemizdir. Ruhlar âlemindeki bu olayı İslâm âlimleri, insan ile Allah arasındaki manevi sözleşme olduğunu beyan etmişlerdir. Buna kulluk sözleşmesi de diyebiliriz. Kulluk sözleşmesinin ismi, “Misak”dır.

İnsanoğlu dünyaya “misak” ile birlikte gelir. Misak’ın yükümlülüğünü akıl-baliğ olana kadar yapmak zorunda değildir. Şapka Kanunu’na muhalefetten zorbaca idam edilen İskilipli Atıf Efendi (rh.a), “Çocuğa içki ve kumar onun şahsında yasak olduğu için değil, terbiye için yasaklanır. Yine namaz ve oruç da farz olduğu için değil yine terbiye için tavsiye edilir” demiştir. Çocuk, içki içse de cezaya muhatap değildir. On yaşını doldurmuş çocuğa namaz kılmadığı için babasının dövmesi sadece terbiye dövmesidir, ceza dövmesi değildir. Mesela bir çocuk bir evin camını kırsa, ne dünya da ne de ahirette bir cezası yoktur. Ama çocuğun babası camın bedelini ödemek zorundadır. Çocuğun hakları vardır ama mükellefiyeti yoktur. Yine çocuk devlete karşı da hiçbir şekilde sorumlu değildir.

Modern Devlette ise çocuklar daha doğar doğmaz “vatandaşlık sözleşmesine” muhatap tutulur. Adeta çocuk mevcut “anayasal sistemi” kabule zorlanır. Allah’a söz veren insan, vatandaşlık sözleşmesiyle “gözaltına” alınır. Zaten çocuğa ceza verme kudretinde görülen devlet, kendi kanunlarıyla çocukları hapse atabilmektedir. İşin daha acı yanı Pozantı Cezaevinde çocuklara tecavüz haberlerini yayınlayan gazeteciler mahkûm olmuş ama tecavüzcüler hakkında işlem yapılmamıştır. Ve bu ülkede Adalet Bakanı vardır.

Aydınlanmacıların küçümsediği kavramlardan birisi de “Beyat” kavramıdır. İslâm Fıkhı’nda beyat, akıl-baliğ olan mükellefin, kendi hür iradesi ile devlet başkanına münker (kötülük) olmamak kaydı ile itaat edeceğine söz vermesini ifade eden hukuki sözleşmedir. Burada iki unsur vardır. Çocuk akıl baliğ olana kadar devlet başkanı ile muhatap değildir. Devlet Başkanı’na itaat etmek zorunda değildir.Aksine devlet başkanı çocuğun bütün ihtiyaçlarından sorumludur. İkincisi, akıl-baliğ olan insan, ilk sözleşmesine (Misak) aykırı hiçbir sözleşmeye imza atmamaktadır. Devlet, mükellefin tanrısı değildir. Ama modern devletlerin tamamı “tanrı” gibi, Nemrut gibi işlem görmektedir.

İnsanların ilk sözleşmelerine geri dönmesi kendilerinin hayrınadır. Gerekirse çölde yaşamayı göze almalı yine de ilk sözleşmesine dönmelidir. Tanrılarımızı yok etmenin zamanı gelmiştir. “Bizi bizden eden ve Allah’a karşı başkaldıran sözleşmeleri tanımıyoruz” demenin farkına varmalıdır. İnsanoğlu, isyanlarını bu alana kaydırmadığı sürece huzur bulamayacak kan ve gözyaşı egemen olacaktır. Teknoloji, makam, para cezaevi ve ölüm tehditleriyle ruhumuzu satın almalarına razı olmamalıyız.

Ülkemizde başta Kürt Sorunu olmak üzere bütün sorunların “MİSAK”a aykırı “Vatandaşlık Sözleşmeleri”nden kaynaklandığını bilmeliyiz. Zira sahte tanrılar, bu ülkede sanki insanları kendileri yaratmışlar gibi bütün insanları Türk olarak ilan etmişlerdir. En azından şunu bilmeliyiz. Bu vatandaşlık sözleşmelerinin herhangi bir kutsallığı yoktur. “Ben sizin değil ALLAH’ın kuluyum deme vakti.”

Ruhlar âleminde Allah’a söz verdiğimizi bu sözün misak olduğunu söylemiştik. Misak âyeti olarak bilinen ayet-i kerime’de şöyle buyrulmuştur: “Bir de Rabbin, Âdemoğullarından, bellerindeki zürriyetlerini alıp da onları kendi nefislerine şahit tutarak: “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” dediği vakit, “Elbette Rabbimizsin, şahid olduk” dediler. Bunu kıyamet günü: “Bizim bundan haberimiz yoktu” demeyesiniz diye yapmıştık.” (Araf Sûresi: 172)

Allahü Teâlâ (cc)’yı Rab olarak edinmek; Allah’ın gönderdiği dine hayatın her alanında uymaya çalışmayı ifade eder. Hüküm veya değer beyan etme hakkını sadece Allah’a verme durumudur. Peygamberler, ruhlar âleminde vermiş olduğumuz sözü bizlere hatırlatmak ve sözü nasıl yerine getireceğimizi öğretmek için gönderilmişlerdir. Dolaysıyla ruhlar âlemindeki söz, biz insanlara yükümlülükler getirmektedir. İşte bu yükümlülüklerin tamamına emanet diyoruz. Bir ayet-i kerime’de “emanet” meselesine şöyle değinilmiştir: “Biz o emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik, onlar, onu yüklenmeye yanaşmadılar, ondan korktular da onu insan yüklendi. O, gerçekten çok zalim ve çok cahildir.” (Ahzab Sûresi: 72)

Dikkat edilirse “emanetin” son derece ağır olduğu beyan edilmiştir. Hatta bu ağırlığı idrak edemeyen insanların, çok zalim ve çok cahil olduğu beyan edilmiştir. Bütün tefsir kitaplarında emanet; İslâm Şer’iatı veya İslâm Fıkhı olduğu söylenmiştir. İşte bu emaneti taşıyabilmek için ehliyet kavramına ihtiyacımız vardır. Çünkü hiç kimse ehil olmayan bir kimseye emanet teslim etmez.

Ehliyet; emaneti taşıyabilme kudretidir. Akıl-baliğ olan her insan, emaneti taşıyabilecek potansiyeldedir. Bu ağır yükü taşıyabilmek için akıllı ve baliğ olmamız ilk şarttır. Ama yeterli değildir. Mesela: Cum’a Namazı kılmak için Cuma Günü ve öğle vaktinin olması şarttır. Akil baliğ iseniz namaza gidersiniz. Ama İslâmi bir yönetimde askerde nöbette iken Cuma Namazı kılamazsınız. Cuma Namazı Allah’ın bir farzıdır ama İslâm, bütün toplumu ilgilendiren Cuma Namazı’nda devlet başkanının iznini de şart kılmıştır. Bu sebeple nöbet yerinizi terk edip Cuma’ya giderseniz Allah’ın emrine karşı çıkmış olursunuz. Bu noktada bir parantez açıp “kadınlar Cuma Namazına gitmelidir” diyen çağdaş âlimlere de bir laf söyleyeyim. Kadınların evlerini basıp hayızlı mısınız diye soracak mısınız? Bu çağdaş âlimler sadece tahrifçi değil aynı zamanda ahlaksız bir soytarı… Neyse olayın bu kısmını geçerek konumuza devam edelim.

Askerde nöbette iken veya hastanede nöbette iken Cuma Namazı kılmanın İslâmi bir yönetimde devlet başkanının iznine bağlı olduğunu söylemiştik. Zaten Hanefi Mezhebi, Cuma Namazı’nın edasının şartı içerisinde İmamın yani devlet başkanının izninin şart olduğunu söylemiştir. Esasen Hanefi olmayan Suudi Arabistan gibi ülkelerde bile Cuma Namazı’nın bu şartı bütün ülkelerde mecburen uygulanır. Kaldı ki Cumhuriyet’in ilk devirlerinde Cuma Namazı tartışılmış ve Mustafa Kemal, Cuma Namazını kılma iznini vermiştir. Mustafa Kemal, laik bir devletin başkanı olarak adeta kendini İslâm Devlet Reisi gibi görmüştür. Şu anda hepimiz Mustafa Kemal’in izniyle Camilerde Cuma Namazı kılıyoruz. Şimdi ehliyet meselesinde vurucu bir soru soralım:

Ya devlet, Cuma Namazını veya herhangi bir ibâdeti İslâm’dan kaynaklanmayan bir sebeple yasaklıyorsa ne olacak? Mesela başörtüsü yasaklanıyorsa veya mirasla ilgili İslâmi hükümler kanunen yasaklanıyorsa yine veya dörde kadar evlenmeniz yasaklanıyorsa vs. İmam Azam (rh.a)’e göre devletin koyduğu haksız yasaklar ikrah yerine geçer. Çünkü bu durumda zorba bir güç sizinle İslâmi bir hüküm arasına girmektedir. Adeta Allah’a kulluğunuza engel koymaktadır. İşte bu noktada ehliyet arızası sizin dışınızda kaynaklanmaktadır. Akıl ve baliğ olma noktasında ehilsiniz ama İslâm’ı ferdi ve toplumsal hayatta yaşama noktasında ehil değilsiniz.

Bu durumda önünüzde iki durum vardır. Ya Ashab-ı Kehfgibi meydan okur ve otoriteyi terk eder gerekirse mağarada yaşarsınız ya da ehliyet arızasını değiştirmek için mücadele edersiniz. Ama mücadele ederken Ashab-ı Kehf çizgisinden ayrılmamak ana hedefimiz olmalıdır. Asla şartlara teslim olmamız ve küfre rıza göstermemiz mümkün değildir. Fıkıh Kitaplarında “bir günden fazla bayılan kimse kılamadığı namazı kaza etmez ama hapse alınıp namaz kılması engellenen mükellef, şartlar müsait olunca namazını kaza eder” denilmiştir. Buradaki incelik şudur: İslâm, dışarıdan gelen dayatmaları kabul etmez.

Müslümanların, yüklendiği emanet hem ağırdır hem de şanı oldukça yücedir. İnsanoğlu başkaca bir yük yüklenemez ve başka kutsalları sırtına alamaz. Ulusal Görevler, vatan senden bunu istiyor gibi sözlere dikkat edilmelidir. Ehliyet arızasının çok şiddetli yaşandığı bu dönemde mücadeleyi başka alanlara kaydırmak doğru da değildir İslâm’a uygun da değildir.

Son söz olarak yıllardır ruhlar âlemindeki MİSAK’ı bize hatırlatan Misak Dergisi ve Hüsnü Aktaş Hocaefendi’ye çok teşekkür ederim. Bu dergi ve Hüsnü Aktaş’ın yazmış olduğu eserlerle “ilk Misak”ı hatırladığımı ifade etmek zorundayım. Evet, binlerce küçük ve büyük günah işledim, günahın açığına da gizlisine de battım ama bir umudum MİSAK’ımı asla bozmadım. Rabbim ilk Misak’tan asla cümlemizi ayırmasın. 
Bünyamin Ateş-Misak Dergisi

16 yorum:

  1. Es-selamu Alykum ve Rahmetullah... Kur'an ve Sünnet üzere İslam'ı eğip bükmeden anlatma gayretinde olan tüm hocalarımızdan ve kardeşlerimizden Rabbim razı olsun, bu yolda kendilerine sebat ve sabır ihsan eylesin... (Âmin)
    Şubat ayı şehadet ayıdır. Misaklarını bozmamak için, İslâm’ı ferdi ve toplumsal hayatta yaşamak için, Allah'ın dini uğruna nice insanlar can verdi. İçerisinde bulunduğumuz ayın ve yine bunun aksine Misakların bozulması için can hiraş, kıyasıya yarışların başlamış olması akabinde güzel bir paylaşım, Allah razı olsun ablacım... (Âmin)
    Rabbim dertlerimizi bir imtihan bilip dünyaya ve şeytanın vesveselerine, süslü vaadlerine kanmadan sadece İslam'ı dert edinebilecek bir iman, tevekkül, basiret ve feraset ihsan eylesin... (Âmin)...
    En emine emanetsin canım ablam benim... Selam Dua ve Muhabbet ile...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. We aleykumselam we rahmetullah canım kardeşim benim hoşgeldin :)
      İnsanoğlu misakına sadık kalmayıp emaneti zayi edince hüsranlara düçar oluyor,mutluluğu beşeri kanunlarda arıyor,o kanunlarda da hiç bir zaman aradığını bulamıyor,sahte ilahların oyuncağı oluyor,
      hep daha iyiye ulaşmak adına yeni anayasalar yapıp uygulamaya çalışıyor,bir kenara attığı gerçek saadet reçetesini,kanunların en isabetlisi olan Allah'ın kanunlarını görmezden geliyor,bizi yaratanımızdan başka kim daha iyi bilir?en güzel hükümler dururken beşeri ideolojiler tercih ediliyor,son zamanlarda kafamı en çok meşgul eden,beni en çok üzen meseleler bunlar :((

      "Yoksa cahiliyye hükmünü mü arıyorlar? kesinlikle bilen bir toplum için Allah'tan daha güzel hüküm veren kim olabilir? "
      (Maide suresi 50.ayet meali)

      Rabbim encamımızı hayreylesin(amin),
      sende Rabbime emanetsin canım benim,kalbi dua ve muhabbetlerimle...

      Sil
    2. Hoşbuldum ablacım :)...
      Çok haklısın ablacım ama malesef şu yaşadığımız asırda bunu düşünemiyoruz. Çünkü yediğimiz önümüzde, yemediğimiz arkamızda. Acziyetimizin farkında değiliz. Bencillikte, nankörlükte, cimrilikte, egomuz ve nefsimiz tavan yapmış durumda iken ve bütün bunların akabinde müstağnileşmiş (kendi kendisine yeterli görmüş) her bir insanoğlu en azından nefsini ilahlaştırmışken gerçek olan İlah'ın hayatımızın her alanına müdahil olduğu aklımıza gelmiyor. Küstahlaşıyoruz adeta... Rab olan Allah; yağmur yağdırır, rızık verir, yaratır ki bu O'nun Rab olmasının gereğidir ki, biz bunları da artık kendimizden biliyoruz!.. "Ben çalıştım kazandım!, Ben doğurdum!.., Ben ektim biçicemde tabii!" vs... Şimdi teknolojinin ilerlemiş olması, bilgi çağında! olmamız hasebiyle herşeyi biz yapıyor görünüyoruz!.. Rabbimiz anca büyük hastalıkalr geçirdiğimizde, doğal afetlerde, korktuğumuzda, acziyetimizin farkına vardığımızda aklımıza geliyor. İşte bu yüzdendir belkide Rabbim'in indirmiş olduğu ilk surede: "Hayır! Şübhesiz insan, kendisini ihtiyaçtan kurtulmuş görmesinden dolayı gerçekten (isyân ederek) haddini aşar!" (Alak 6-7) buyuruyor. Kendi güç, imkan ve kabiliyetlerimizle yeterli donanıma sahipken, vahyin, Kur’an’ın rehberliğine ihtiyacımızın olmadığını ileri sürmektir, Ayet-i kerimede bahsedilen... Bu ayete muhatab olan bir kul olmaktan Allah'a sığınırım, Rabbim bundan muhafaza eylesin... (Âmin)

      Bir icadı en iyi bilen mücididir diyi mi?... Ama hesap makinesini bile bir insan icat etmiş olduğu halde, yine insanlar hesap makinesinin yaptığı hesabı yapamazlar. Kendilerinin icad ettiklerinden daha düşük bir zeka ve akıl seviyesine sahip kişi veya kişiler; kendileri gibi birbirinden farklı kişilik/karakter/fikir yapısına/hayat görüşüne sahip olan insanların huzur ve mutluluk içerisinde adaletle yaşamalarını sağlayacak kuralları belirleyebilecek kapasiteye gerçekten sahip midir acaba? Oysa ki insan dediğimiz varlığın duygusal özellikleri de vardır; Kin, nefret, sevgi vs gibi... İnsan bu özellikleriyle çevresindeki kişilerle iletişim kurar ve hayatında yerine göre bu kişilere yer verir. Peki bir insan hem nefret ettiği, sevmediği kişilik/karakter/fikir yapısı ve hayat görüşüne sahip olan insanlar ile sevdiği kişilik/karakter/fikir yapısı ve hayat görüşüne sahip olan insanlar arasında nasıl denge kurabilir, adaletle hükmedebilir?.. Bu mümkün müdür? İnsan bu kapasiteye sahip midir?

      Sil
    3. Oysa ki Hâlık'ımız olan bizi Yaratan, hiçbir ortağı, eşi ve benzeri olmayan Allah, her türlü eksiklikten ve noksanlıktan münezzehtir/uzaktır... Allah, Rahman'dır... Dünyada kafir mü'min ayırt etmeksizin adaletle muadele edendir... El- Adl'dır: hakkı ve gerçeği bilerek doğru hüküm veren, zulmetmeyen, sınırsız, sonsuz adalet sahibidir... El-Hakim'dir: Hikmet sahibi olan, her şeyi yerli yerinde yapandır... el-Melik'tir: Mülkün sahibi olan hükümdardır (yarattığı her şeyin sahibi olduğu gibi onların yönetimide kendisine ait olandır)... es-Samed'dir: Kendisinin hiçbir şeye muhtaç olmadığı, yarattığı her şeyin kendisine muhtaç olduğudur... Allah insanı yaratmış ve insanın yaşamı boyunca bocalamaması için kendisinin ve yaşamının kullanma kılavuzu olarak Kur'an'ı indirmiştir... Tüm insanlara adaletle, huzur ve refah içerisinde nasıl yaşayabileceklerinin kurallarından oluşan bir anayasa göndermiştir... Acaba bizler Kur'an'ı bizim gibi aciz olan, zaafları olan, bir takım kişilerin bizim yaşantımız için hiçte adaletli olmayan ve huzur vermeyen kurallar yığınını mı tercih ediyoruz? Veya bu kişilerin Allah'tan daha adaletli olarak hükmedeceklerini mi düşünüyoruz?... Ya da hiç düşünmüyor muyuz?.. Oysa ki Rabbim Kur'an'ın da buyuruyor ki: "Yaratan, yaratamayan gibi olur mu? Hiç düşünmüyor musunuz?" (Nahl 17)

      Allah razı olsun ablacım sayende benimde kafamda bir sürü soru oluştu... Artık bende düşünüyorum... Ve sanırım düşünmemiz gereken daha bir çok şey var... Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete, modundan çıkmamız gerekiyor... Zira her insanın ölümü kendi kıyametinin kopmasıdır ve artık geri dönüş yoktur... Ölümden kaçış yok ama ölüme doğru giden yolda ne ile nasıl bir araçla yol aldığımızı tercih edebiliriz. İnşeAllah bu yolculuktaki tercihimiz hakiki bir tevhid ile Kur'an ve Sünnet aracı vasıtasıyla olmasını Rabbim nasip eylesin... (Âmin)

      Rahman ve Rahim olan Allah'a emanetsin Ablacım...
      Rabbim, seni ve aileni selamı ve selametine alması duası ile ve en içten muhabbetlerimle...

      Sil
    4. Uzunca bir yorm yazmistim ama nereye gitti anlamadim,tableti bu yuzden sevmiyorum tek tikla hrsy ucup gidiyor,kisaca tekrar yazayim nahnu guraba kardesim seamasak istedim,yerinde v dogr tesbitleriniz icin hayranligimi belirtmek istemitm,hayirli gunler dliyorm

      Sil
  2. Allah senden razı olsun canım benim,ne kadar doğru tesbitlerde bulunmuşsun,Rabbim senin gibi bilinçli kardeşlerimizin sayısını artırsın,bizlere bildiğimiz öğrendiğimiz her hayırla razı,olacağı amellerde bulunmamızı nasip etsin,küfrün çarklarına kapılıp dünyasını da ahiretini de ifsad edenlerden eylemesin(amin),

    bak bu yıl ne kadar az yağmur,kar yağdı bu bizleri korkutuyor,susuzluk tehlikesine,kuraklığa karşı çareler arattırıyor,bir de Ebu Davud'da geçen şu hadis-i şerife bakalım bize ne söylüyor:

    "Yeryüzünde uygulanan Allah'ın öngördüğü bir ceza(had),yeryüzü halkı için kırk gün süre ile yağmurun yağdırılmasından daha hayırlıdır."
    Hadis-i şerifin açıklaması ise şöyle:
    "Allah'ın cezaları uygulandığı takdirde,insanlar veya onların çoğu veya insanların büyük bir kısmı,haramları işlemekten vazgeçer.Masiyetlerin(kötülüklerin)terkedilmesi ise,semadan da arzdan da bereketlerin elde edilmesinin sebebini teşkil eder"
    (Said Havva-el esas fi't tefsir-11.cilt s.221)

    Allah'ın dinini dert edinmezsek O(c.c) bizi dünyalık dertlerle daha çok meşgul eder,gerçek derdimizi unuturuz veya da dünyayı önümüze açıp istidrac(derece derece azaba yaklaştırılmak)tuzağına düşürür bizi,her olumsuz durumdan,Onun(c.c)hoşnutsuzluğunu kazanacak her işten Rabbim bizleri muhafaza buyursun(amin).Söylenecek,söz çok,yapılacak iş çok,Rabbim bizlere basiret versin,Hükümlerini hakim kılma yolunda cihad eden mücahid kardeşlerimize hayırlı başarılar ihsan etsin(amin).
    Rabbime emanetsin,kalbi muhabbetlerimle...

    YanıtlaSil
  3. selamun aleykum canim Allah sendende , yazinin sahinindende, nahnu guraba kardesimizden de razi olsun, ne kadar guzel seyler anlatmisiniz bize...Lailahe illaAllah derken ilk once 'la' diyerek inkar ettiklerimizi bilmeliyizki illaAllahi gerektigi gibi yasayalim...sizlerde bunu cok guzel ifade etmissiniz . Rabbim cumlemize Misak'imizi unutturmasin (amin)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amin canım kardeşim,Rabbim cümlemizden de razı olsun amin,
      kalbi muhabbetlerimle...

      Sil
  4. Selamun aleykum ablacim,inan her cumlesinin altina imzami atacagim kadar dogru tesbitlerle yazilmis bir yayin paylasmissin.ben cok sey ogreniyorum kendi adima,rabbim razi olsun bu paylasimlarin icin,bilipte yaziya dokmeyi beceremediklerimide boyle okuma imkani bulunca daha bir mutlu oluyorum,hakkini helal et bu yayini bende google+da paylastim yarinda aynak gostererek sayfamda paylasmak istiyorum iznin olursa,,bence herkes okumali boyle yayinlari aramizda yaymaliyz ki cogalsin diye dusunuyorum,tekrar emegine saglik,yaziyi hazirlayan beyefendidende rabbim razi olsun,emeklerinize tam olcekli sevaplar yazsin insallah

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. We aleykumselam kardeşim hoşgeldiniz,isimle yorum nasıl yazılır yorum kutusunun altında belirttim,o şekilde olmadıysa en azından yorumunuzun sonuna isim yazarsanız,yorumunuz adsız olarak çıkmaz,hakkım varsa helal olsun kardeşim,bu yazı dergide okuduğumda,beni de çok etkileyen bir yazı olmuştu,kaleme alan kardeşimizden de,okuyup istifade eden siz değerli kardeşlerimden de Rabbim razı olsun(amin),
      selametle kalın...

      Sil
  5. Hatice abla yukaridaki isimsiz yorum bana ait,diger guraba kardesmize yazdigim yorumda benim ama bilgisayarimda sorun var,taletten yaziyorum oda yarim yamalak cikmis kusura bakma,yazini yarn afamda paylasicam insallah,allahc.c sendende razi olsun
    aysegulcebiseyler.blokspot.com

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Esteğfirullah Ayşegül kardeşim ne kusuru :)Rabbime emanetsin...

      Sil
  6. Ablacim ben aslinda sana bisey sormak icin girmistim,hani senin diktigin afgan elbisesi varya esim benden oyle bir elbise istedi,namaz kilrken giycekmis,ama nasil dikecegim hakkinda hicbir fikrim yok,senin diktiin kumasin cinsi neydi acaba,bird kc mtre kumas lazim esim 175 boyunda ve95 kilo civarinda,cok sisman degil ince uzun ma gobegi var,sence ne kadar bir kumas lazim,yardimci olursan mutlu olurum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ayşegülcüm yorumunu ilgili konuya yazarsan aynı konuda merakı olan kardeşlerimize de faydalı olur,orada cevap vereyim olur mu?

      Sil
  7. Sa hatice hn.blogunuzu düzenliyor takip etmeye çalışıyorum.sizi severek ve güvenerek okuyorum. Hidayet yoluna gireli fazla bir zmn olmadi. 2 küçük kızım var Allah bagislarsa.benim size sormak istediğim tarikat ve cemaat ler mevzu. Kafam çok karıştı. Burda bir sohbet evi var.komsum sayesinde öğrendim. Gayet güzel sohbet ler oluyor cumalari.faaliyetler kermes.kuran kursu vs.orda gzl insan lar tanıdım fakat aklıma takılan şeyleri onlara sorarsam dislanmaktan çekiniyor um.sizin bu konu hakkındaki fikirleri nizi sevdiğim fen ve guvendigimde.n dolayı merak ediyorum. Tarikatlerdeli rabita hatme ve zikir hakkında ne doğru ne yanlış
    Kime inanacagiz kafam allak bullak. ALLAH RAZI OLSUN-HALE

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hale kardeşim,öncelikle bu konulara objektif olarak,Kur'an ve sünnet çizgisinde yaklaşalım,olaylara insanlara bu çizgiden bakmamız lazım,bahsettiğin tarikatta
      bidat,şirk,hurafe içeren insanları yanlışa sürükleyen hatta islamdan uzaklaştıran inanış ve uygulamalar var,sana bir kaç yazı ve video linki vereyim sen kararını ver olur mu?ben bu gruplardan beriyim,yanlışlar ve doğrular birbirine karışmış,tasvip etmiyorum ve bunların hiç bir toplantısına katılmam,mekanlarına gitmem,belki senin görüştüğün kişilerde bunları bilmiyordur,zaten bu tarikatlar,bu şeyhler ancak Kur'an ve sünnet bilgisi olmayan,iyi niyetli cahil insanların iyi niyetlerini suistimal ediyorlar,ancak onları kandırıyorlar,

      canım kardeşim sen onların toplantılarına katılmak,mekanlarına gitmek yerine evinde otur,Kur'an oku,tefsir oku,sahih hadisleri oku,bunları sevdiğin güvendiğin kardeşlerinle de yapabilirsin,kızlarını islam çizgisinde yetiştir,Rabbimiz bizlere neden onların toplantılarına gitmedin diye değil,belki neden bana şirk koşanlarla bir arada oldun diye sorar,Rabbimiz bizleri böyle sorgulamalardan emin kılsın,razı olduğu yerlerde bulundursun(amin),
      sayfamda da islami konularda faydalanabileceğin güvenilir linkler bulabilirsin,

      o tarikattakilerin bir yaptıkları işlere bak(rabıta,hatme vs.) bir de kuran ve SAHİH sünnete bak yaptıkları şeyler hangisinde var bir sor onlara sana sahih bir tek delil söyleyemezler onların delilleri sadece uydurma hadisler,zan,rüya ve batıl tevillerdir.

      http://www.youtube.com/watch?v=JWQTQK4PuVM

      http://www.youtube.com/watch?v=0bMEebyMP_s

      http://www.youtube.com/watch?v=HZFhqbd2Dcs

      http://www.youtube.com/watch?v=X-ja0kiisOw

      Bu yazıları da mutlaka oku

      http://www.islam-tr.com/forum/konu/tasavvufcularin-kufur-akideleri.7971/

      http://www.islam-tr.com/forum/konu/gavs-kutub-efsanesi.11727/

      http://www.islam-tr.com/forum/konu/tovbe-el-almaya-menzile-vb-gitmek.12116/

      Rabbime emanetsin kardeşim,sevgilerimle...

      Sil

HERKES YORUM YAPABİLİR,
siteniz veya bloğunuz yoksa ,profil seçin bölümünden Adı/URL yazan kısma tıklayın ,Ad yazan kısma adınızı ve soyadınızı yazın,
(yorumlarınızda iki isim kullanmanız,aynı isimle yazan diğer kardeşlerimizle karıştırılmamanız için önemli)
URL kısmını doldurmasanız da olur,yorumunuzu yazıp,

" YAYINLA "

yazısına tıkladığınızda yorumunuz gelir,ilginize çok teşekkür ederim.

KUR'AN IŞIĞINDA ÖLÜM, KIYAMET, AHİRET.....Mutlaka dinleyin...

BU SİTEDE YER ALAN KONULAR

Translate

Blog Archive

yasal uyarı

Protected by Copyscape DMCA Takedown Notice Search Tool HAYATCEMRESİ Adlı sitede yayınlanan tüm içerik hayatcemresi2.blogspot.com'a aittir.Hiçbir şekilde izinsiz kullanılamaz.
 
Copyright © HAYATCEMRESİ - Blogger Theme by BloggerThemes & freecsstemplates - Sponsored by Internet Entrepreneur