(Hud suresi 120.ayet meali)
Allah'ın adıyla başlarım...
İnsanoğlunun fıtratında hikayelere, kıssalara temayül var. İnsanı yaratan ve onu en iyi tanıyan Rabbimizde bu ilgimizden en iyi haberdar olduğu için, bize gönderdiği Kur'an'ın'da ibretlik, yaşanmış kıssalardan bizlere örnekler veriyor, haberdar ediyor ve ibret almamızı, gereğince amel etmemizi istiyor. Kur'an haberlerinin öneminden bahsettiğim yazımı BURADAN tekrar okuyabilirsiniz.
Sayfamızda bundan sonra, Rabbim nasip ederse,ara ara bu haberlere,kıssalara yer verip düşündürdüklerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu konuda sizlerin de katkıları olursa daha verimli olur inşaAllah. İlk seçtiğim kıssa ise Kur'an'ımızın 2.suresi olan Bakara suresine de ismini veren inek kıssası olacak.
İNEK KISSASI
"67. Musa, kavmine: Allah bir sığır kesmenizi emrediyor, demişti de: Bizimle alay mı ediyorsun? demişlerdi. O da: Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım, demişti.
68. «Bizim adımıza Rabbine dua et, bize onun ne olduğunu açıklasın» dediler. Musa: Allah diyor ki: «O, ne yaşlı ne de körpe; ikisi arasında bir inek.» Size emredileni hemen yapın, dedi.
69. Bu defa: Bizim için Rabbine dua et, bize onun rengini açıklasın, dediler. «O diyor ki: Sarı renkli, parlak tüylü, bakanların içini açan bir inektir» dedi.
70. «(Ey Musa!) Bizim için, Rabbine dua et de onun nasıl bir sığır olduğunu bize açıklasın, nasıl bir inek keseceğimizi anlayamadık. Biz, inşeAllah emredileni yapma yolunu buluruz» dediler.
71. (Musa) dedi ki: Allah şöyle buyuruyor: O, henüz boyunduruk altına alınmayan, yer sürmeyen, ekin sulamayan, serbest dolaşan (salma), renginde hiç alacası bulunmayan bir inektir. «İşte şimdi gerçeği anlattın» dediler ve bunun üzerine (onu bulup) kestiler, ama az kalsın kesmeyeceklerdi.
72. Hani siz bir adam öldürmüştünüz de onun hakkında birbirinizle atışmıştınız. Halbuki Allah gizlemekte olduğunuzu ortaya çıkaracaktır.
73. «Haydi, şimdi (öldürülen) adama, (kesilen ineğin) bir parçasıyla vurun» dedik. Böylece Allah ölüleri diriltir ve düşünesiniz diye size âyetlerini (Nebisine verdiği mucizelerini) gösterir.
Sığır kesme kıssası, daha ziyade İsrailoğullarından iki gencin, mirasına konmaları için amcalarını öldürmelerine bağlanır. Olay Musa aleyhisselam’a arzedilir. Musa aleyhisselam bir türlü katilleri bulamaz ve Allah’a sığınır. O da bir sığır kesilmesini, onun bir parçasıyla ölüye vurulmasını, ölünün dirilip katili haber vereceğini bildirir. Netice de böyle olur. Âyetlerin zahiri de buna işaret eder. Ancak eski Mısırlıların ineğe tapmaları, bir ara yahudilerin de buzağıya tapmış olmaları, sığır kesilmesi hadisesinde başka hikmetlerin de bulunduğunu gösterir.
«Bir parçasıyle ona vurun» buyurulup arkasından da Allah’ın ölüleri diriltmesinden bahsedilince, müfessirlerin çoğu bunu «kesilen ineğin bir parçası ile ölüye vurulmak suretiyle onun dirilmesi» şeklinde anlamışlardır. Bu takdirde olay bir mucizedir; Allah’ın kudreti ile ölü böyle bir sebep olmadan da dirilebilir. Dikkatleri daha ziyade çekmek için böyle bir merasim tertip edilmiş ve akabinde mucize gerçekleşmiştir."
Yukarıdaki ayetler ve açıklamalar,
Bakara suresi 67-73 ayetler arasında bize bildirilen inek kıssası ve kıssaya dair kısa açıklamalardır.
Kaynak-Diyanet vakfı org.
***
"67. Musa, kavmine: Allah bir sığır kesmenizi emrediyor, demişti de: Bizimle alay mı ediyorsun? demişlerdi. O da: Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım, demişti.
Yani"biz alay konusu muyuz","alay edilecek kimseler miyiz";yoksa"alay mı ediyorsun?"anlamlarına gelir." Musa da:"Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım, demişti."
Burada geçen "cahillik"beyinsizlik ile aynı anlamdadır. İşte
Musa aleyhisselam cahillikten Allah'a sığınmış bulunuyor. Çünkü bu gibi durumlarla alay etmek cahillik ve beyinsizliktir. Bu ifadede ayrıca onların azarlanması söz konusudur. Çünkü Rasulün makamını, Rasulün neye layık olup olmayacağını ve ona neyi nisbet ettiklerini bilmediklerini ortaya koyuyor."
Kaynak-el-Esas fi't-Tefsir 1.cilt sayfa 174
***
Kıssanın bize düşündürdüğü ilk husus, alay etmenin cahillerin işi olduğu gerçeği.
Musa aleyhisselam cahillerden olmaktan Allah'a sığınıyor, bizim de O'nu (aleyhisselam) örnek alıp alay etmekten ve bu sebeple cahillerden olmaktan Allah'a sığınmamız gerekir. Hem israiloğullarının
Musa (aleyhisselam)'ı kendileri ile alay etmekle itham ettikleri konu, Allah'ın emrettiği bir konu. Zaten Nebiler hiç bir konuda alay etme gibi seviyesiz bir eylemde bulunmaz, boş söz söylemezler. İsrailoğullarının Musa (aleyhisselam)'a tepkileri, onların cehaletlerinin de bir örneği, Allah'ın emrettiği ve Rasulünün kendilerine bildirdiği bir konuda ne kadar gevşek olduklarının ve ne kadar pervasız olduklarının en açık örneği, Rabbim muhafaza buyursun(amin).
"67. Musa, kavmine: Allah bir sığır kesmenizi emrediyor, demişti de: Bizimle alay mı ediyorsun? demişlerdi. O da: Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım, demişti.
Yani"biz alay konusu muyuz","alay edilecek kimseler miyiz";yoksa"alay mı ediyorsun?"anlamlarına gelir." Musa da:"Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım, demişti."
Burada geçen "cahillik"beyinsizlik ile aynı anlamdadır. İşte
Musa aleyhisselam cahillikten Allah'a sığınmış bulunuyor. Çünkü bu gibi durumlarla alay etmek cahillik ve beyinsizliktir. Bu ifadede ayrıca onların azarlanması söz konusudur. Çünkü Rasulün makamını, Rasulün neye layık olup olmayacağını ve ona neyi nisbet ettiklerini bilmediklerini ortaya koyuyor."
Kaynak-el-Esas fi't-Tefsir 1.cilt sayfa 174
***
Kıssanın bize düşündürdüğü ilk husus, alay etmenin cahillerin işi olduğu gerçeği.
Musa aleyhisselam cahillerden olmaktan Allah'a sığınıyor, bizim de O'nu (aleyhisselam) örnek alıp alay etmekten ve bu sebeple cahillerden olmaktan Allah'a sığınmamız gerekir. Hem israiloğullarının
Musa (aleyhisselam)'ı kendileri ile alay etmekle itham ettikleri konu, Allah'ın emrettiği bir konu. Zaten Nebiler hiç bir konuda alay etme gibi seviyesiz bir eylemde bulunmaz, boş söz söylemezler. İsrailoğullarının Musa (aleyhisselam)'a tepkileri, onların cehaletlerinin de bir örneği, Allah'ın emrettiği ve Rasulünün kendilerine bildirdiği bir konuda ne kadar gevşek olduklarının ve ne kadar pervasız olduklarının en açık örneği, Rabbim muhafaza buyursun(amin).
Yapılması gereken bir işte çok soru sorarak işi sulandırmak,bu şekilde işten kaytarmaya çalışmak bir yahudi mantığıdır. Bu kıssada İsrailoğulları, kendilerine emredileni yapmak istemedikleri için, çok soru sorarak işi yokuşa sürüyorlar, sordukça işlerini kendileri zorlaştırıp neredeyse içinden çıkılamayacak bir hale getiriyorlar.
Bu mantık ne yazık ki çoğu zaman bizlerde de hayat buluyor. Halbuki iman, Allah'a itaat, Nebisi(sallallahu aleyhi ve sellem)'e itaat sorgusuz sualsiz inanmayı gerektiriyor. İnanmak akılla değil, gönülle kabul edilen, akla da kabul ettirilen bir eylem. Bunun nasıl'ı, niçin'i, neden'i yok. Bize ne, nasıl emredilmişse biz onunla mükellefiz. İnanmak teslim olmak bunu gerektirir. Bu kıssa bunun en güzel örneği.
Bakın Sevgili Nebimizden de bize şöyle bir vakıa nakledilir:
(2231)- Ebû Hureyre anlatıyor: "Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ben sizi terkettikçe siz de beni bırakınız. Zîra, sizden öncekileri, suallerinin çokluğu ve Nebileri üzerindeki ihtilafları helâk etmiştir. Öyle ise sizi birşeyden nehiy mi ettim (niçin, neden? diye sormaya kalkmadan) ondan kaçının. Bir şey emrettiğim zaman da onu elinizden geldiğince yapmaya çalışın, (soru sormayın)."
[Buhârî, İ'tisâm 2; Müslim, Hacc 412, (1337); Tirmizî, İlm 17, (2681); Nesâî, Hacc 1, (5, 110).]
AÇIKLAMA:
1- Muslim'in bir rivayetinde, Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın bu sözü hangi vesile ile söylediği açıklanır. Ebû Hureyre (radıyallâhu anh) der ki:
"(Bir gün) Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bize hitabederek: "Ey insanlar Allah sizlere haccı farz kıldı. Öyle ise hacc yapın!" demişti ki bir adam kalkarak:
"Ey Allah'ın Rasûlü! Her sene mi!" diye sordu.
Rasûlullah sustu, adam sorusunda ısrar ederek üç kere tekrarladı. Sonunda Efendimiz:
"Eğer "evet!" dersem bu size vacib olur ve güç getiremezsiniz" dedi ve ilave etti:
"Ben sizi terkettikçe siz de beni bırakın!"
Bazı rivayetler, bunun üzerine Mâide suresinin 101. ayetinin nâzil olduğunu ve rastgele soru sormayı yasakladığını belirtir. Âyet meâlen şöyle: "Ey iman edenler! Size açıklanınca hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın..."
Kaynak-Kütüb-ü Sitte Hadis Ansiklopedisi
***
Ayrıca kıssada geçen Musa (aleyhisselam)'ın kavminin soru sorarak işten kaytarmak istemeleri, işi yokuşa sürmeleri, taptıkları buzağıdan, ineğe tapma alışkanlıklarından, bu sebeple de inek kesmenin kendilerinin yapmak istemedikleri, hoşlanmadıkları bir eylem olmasından da ileri geliyor.
Kendi hayatımıza baktığımızda İslamla çelişen, İslam'a ters uygulamalardan da vazgeçmekte işi yokuşa sürmüyor muyuz? İşte bu da bir yahudi mantığı. Halbuki iman Rabbinin onay verdiklerini yapmak, O'nun emrine, Nebisinin sünnetine ters uygulamaları da terk etmeyi gerektiriyor.
Rabbimizin bize emirleri ve nasıl hayata geçirileceği, bizzat Rasulü(sallallahu aleyhi ve sellem)'in uygulamaları ile bizlere gösterilmiş. Rabbimizi,razı etmek için sevdiklerimizden, önem verdiklerimizden vazgeçebilmeli, Allah'ı razı etmek için değer verdiklerimizi O'nun yolunda feda edebilmeli, kurban edebilmeliyiz. Allah ve Rasulünü sevmek dışında hiç bir sevgide aşırı gitmemeli, sevdiklerimizi putlaştırmamalıyız. Bizim için tek gaye Rabbimizin rızasını kazanmak olmalı, bu yolda her şeyden vazgeçebilmeliyiz. İsrailoğulları da buzağıyı putlaştırmışlardı, bu yüzden bir ineği boğazlamak onlar için çok zor ve yapmak istemedikleri bir işti.
Yaptığımız ibadetleri, uyguladığımız sünnetleri yalnızca Rabbimiz emretti diye, O'nun razı etmek için yapmalıyız. Aynı şekilde uyguladığımız sünnetleri Allah'ın en sevgili kulu, elçisi yaptı, onun sünnetini yerine getirelim, O'nun izinde olduğumuzu Rabbimiz tescillesin diye yapmalıyız.
Mesela namaz ibadetinin sağlığımız için bir çok faydaları, hikmetleri var. Bunlardan faydalanmak için değil, yalnızca Rabbimiz emretti diye namazı kılmalıyız, velev ki hiç bir faydası olmasın, O (celle ve ala) istedi ve yapıyoruz hepsi o kadar. Neden namaz kılıyoruz, bunun hikmetleri nelerdir? gibi sorular gereksiz sorulardır
Nebimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) misvak kullanmış. Misvakın dişlerimize bir çok faydası var, velev ki hiç bir faydası olmasın, O (sallallahu aleyhi ve sellem) kullanmış, bizim de kullanmamız için, O (sallallahu aleyhi ve sellem)'in kullanmış olması yeterli bir sebeptir. Örnekleri çoğaltmak mümkündür. Rabbim bizleri gereksiz sorular soran, Rabbinin emirlerini ve Rasulü(sallallahu aleyhi ve sellem)'in sünnetlerini sorgulayan, çok bildiğini zannedip, cahilliğin zirvesine çıkan, ahmaklardan yapmasın(amin).
Kıssada ayrıca Allah'ın ölüleri diriltmeye kadir olduğuna dair de bir mucize vardır.
Allah ölüleri nasıl dirittiğine, İbrahim aleyhisselam'ın kendisine alıştırıp, sonra da öldürdüğü ve parçalarını da ayrı yerlere koyduğu kuşları diriltmesi de bir örnektir.
"İbrahim Rabbine: Ey Rabbim! Ölüyü nasıl dirilttiğini bana göster, demişti. Rabbi ona: Yoksa inanmadın mı? dedi. İbrahim: Hayır! İnandım, fakat kalbimin mutmain olması için (görmek istedim), dedi. Bunun üzerine Allah: Öyleyse dört tane kuş yakala, onları yanına al, sonra (kesip parçala), her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra da onları kendine çağır; koşarak sana gelirler. Bil ki Allah azîzdir, hakîmdir, buyurdu."
(Bakara suresi 260.ayet meali)
İsa aleyhisselam'ın yine Allah'ın izni ile ölüleri dirilttiğini de yine Kur'andan öğreniyoruz.
"Allah o günde şöyle buyuracak: "Ey Meryem oğlu İsa, sana ve anana olan nimetimi düşün; hani seni Cebrail ile destekledim, insanlarla hem beşikte hem de yetişkin iken konuşuyordun; sana yazı yazmayı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğrettim. Hani Benim iznimle çamurdan kuş biçiminde birşey yapıyordun, içine üflüyordun da Benim iznim ile bir kuş oluveriyordu; anadan doğma körü ve abraşlıyı Benim iznimle iyi ediyordun; hani ölüleri Benim iznimle diriltiyordun ve hani İsrailoğullarına açık delillerle geldiğinde, onlardan inkar edenler: "Bu apaçık bir büyüden başka birşey değildir." demişlerdi de, seni onlardan kurtarmıştım."
(Maide Suresi 110.ayet meali)
Her gece uyuyup, ölüyoruz, uykudan uyanmamızda bir dirilme. Uyku anında ecelimiz gelse bir daha hiç uyanamayız, lakin uyuyup bir daha uyanamayanları, uykuda ölenleri hepimiz duymuşuzdur.
Aklımda kalan bir söz şöyleydi:"Uyku küçük ölüme,ölüm büyük uykuya benzer."
Ayette ise Rabbimiz konu ile ilgili şöyle buyuruyor:
"Allah, o canları öldükleri zaman, ölmeyenleri de uyuduklarında alır. Sonra haklarında ölüm hükmü verdiklerini alıkor, diğerlerini de takdir edilmiş bir süreye kadar salıverir. Şüphesiz ki bunda düşünecek bir kavim için nice ibretler vardır.
(Zumer suresi 42.ayet meali)
Her baharda tabiatın dirilmesine de hepimiz şahid oluyoruz.
"O, ölüden diri çıkarır, diriden ölü çıkarır ve toprağa ölümünden sonra hayat verir. Sizler de işte öyle çıkarılacaksınız."
(Rum suresi 19.ayet meali)
Kıssa üzerinde araştırma yapıp tefsirlerden okursak, daha bir çok çıkarılacak dersler olduğunu görür üzerinde düşünürüz. Daha söylenecek, dikkat edilecek bir çok husus var. Ancak burada yazıyı nihayetlendirip, sizleri tefsirlere yönlendireyim.
Rabbim bizleri gereğince düşünen, ibret alan ve razı olduğu amellerde bulunan salih kullarından eylesin(amin).
"Sen ancak Zikr’e (Kur’an’a) uyanı ve görmediği hâlde Rahmân’dan korkan kimseyi uyarırsın. İşte onu bir bağışlanma ve güzel bir mükâfatla müjdele."
(Yasin suresi 11.ayet meali)
Hatice Hayat CEMRE
hayatcemresi
Es-selamu Aleykum...
YanıtlaSilMaşaAllah ablacım, çok akıcı ve güzel bir anlatımla hazırlamışsın yazını. Bir o kadar daha devamı olsa sıkılmadan okuyabilirdim. Rabbim ilmini artırsın, hayırlı ömürler, sağlık sıhhat versin ki; bizde senden daha fazla istifade edebilelim inşeAllah. (Âmin)
Konuya dair âcizane kısa bir nefis muhabesi yapacak olursam; Rabbimizin emirlerini ve dinin hükümlerini kabullenmek, uygulamamız ve tam yaşamamız gerekiyor. Bu da emredileni, hemen yerine getirmek ve uygulamakla gerçekleşiyor. .Ama malesef bizler hiç gereği ve yararı olmayan, sadece sorumluluktan kaçma ve uygulamaktan kaçınmaya yolaçan çok soru sormaktan uygulamaya zaman bulamıyoruz veya hevesli olmuyoruz... Tabii ki buda kalbin Allah'a bağlılığıyla yani imanla alakalıdır. Kalp, Allaha iman, Allah'ı yüceltme ve emirlerine karşı saygılı olma duygusuyla dolu ise, uygulama ve hemen yerine getirme arzusu da olur. Kalp, vücudun tümüne emrini verir ve bütün organlar onun emrini hemen yerine getirir. Mesela ilk kılınan namazın tadı coşkusu bambaşkadır. Çünkü emri öğrendiğinizde derhal uygulama ve yerine getirme çabasına odaklandığınızdan detay içerikli sorular akla gelmez ve emri uygulamanın sevincindesinizdir. Fakat gerekli bilgi harici detaylara takıldıkça uygulama arzusu da gevşer, kabullenme ve razı olma kaybolur, organlar da katılma şevk ve zevkini yitirir. Uygulamaya mecbur kaldığında da bu soğuk ve donuk ve hatta göstermelik bir uygulamanın ötesine geçmez. Ve ne yazık ki, çoğu ibadetimiz bu şekilde olduğu içinde hayatımıza pek fazla yansıması olamaz...
Diğer kıssalarıda merakla beklemekteyim... Artık bir hocamda sensin... :)
Hayırlı Cumalar,
En Emine Emanetsin...
Selam, Dua ve Muhabbetle...
We aleykumselam canım kardeşim benim,
Sililim kim,hocalık kim,ben kimim :( olsa olsa günahları çok,basit bir talebeyim,Rabbimden affedilmeyi diliyorum,iltifatların için teşekkür ediyorum,duana gönülden amin diyorum,
İbadetlerden zevk alamamamız isteksizliğimiz,ayrıntılara takılmamızın yanında,gereksiz işlerle çok meşgul olmamızdan da kaynaklanıyor,bize hiç bir faydası olmayan boş işler,haberler,televizyon,internet,teknoloji ile gelen zaman öldürgeçleri,yeme içmeye çok önem vermemiz,gereksiz eşyalarımız,ihtiyaç bildiğimiz,aslında hiç ihtiyacımızın olmadığı eşyalarımız,bunlar ibadet şevkimizi kırıyor,ibadete,tefekküre zikre odaklanamıyoruz,dualarımızda bile ruh yok :(
Ölüm randevusu hızla yaklaşırken,hazırlıkları artırmanın,sırtımızda taşıdığımız gereksiz dünya meşgalelerinden,dünyalık menfaat beklentilerinden kurtulmalıyız,
Rabbim akledenlerden,hayırlı ilmi ile hayırlı ameller işleyenlerden eylesin bizleri(amin),
sevgili hocamın verdiği hocalık payesi,benim için ağır bir yüktür,ben talebe olarak kalayım :)
Kalbi dua ve muhabbetlerimle...
Estağfirullah ablam bende talebeyim hocalık payesi beni de aşıyor... Ama bugün (istisnalar hariç) hoca olanların bir çoğu senin gibi olsa belki birşeyler daha farklı olabilirdi. Nureddin hocanın değimiyle; Kur'an kursu mu? Kur'an ile oyalanma/avunma kursu mu?....
SilNeyse Rabbim seni, benim söylediklerim ile hesaba çekmesin. Benim zannettiğimden daha hayırlı kılsın...(Âmin)
Ben bir çok istisnanın olduğunu düşünüyorum,sadece hepsinden haberdar olamamışız,fazla popüler değiller,bunlardan bildiklerim,Mehmet Emin Akın hocamız,Abdurrahman Ateş hoca ve şehid(inş)Fehmettin hoca...Rabbim sayılarını artırsın(amin),
Silkalbi dua ve muhabbetlerimle,O'na(c.c)emanetsin....
paylaşım için Allah razı olsun.hayırlı cumalar .sevgilerimle
YanıtlaSilselamun aleykum canim kardesim cok guzel bir yazi olmus :) Allah razi olsun birkac yerini defalarca okudum,ne kadar cok sorguluyoruz haddimizi asarak Allahin emirlerini. Allah rahmet eylesin anneannem geldi aklima ,okuma-yazmasi yoktu ama sadece Allahin emri oldugu icin nasil kapanirdi basina buyuk bi sal atar , ellerinide salin altindan agiz kisminda tutardi , cocukluk sorardim niye ellerini orda tutup konusuyorsun diye "gunahtir Allah oyle ister"derdi. canim kardesim Allah emrettiyse Rasulullahta sunnetleriyle en guzel sekilde bize hayatimizda nasil uygulamamizi gosterdiyse sadece iman etmek ve uygulamak gorevimiz .guzel dualariniza gonulden aminnn ,hayirli geceler Allaha emanet olun
YanıtlaSilWe aleykumselam canım benim,ahhh o ninelerimiz,ne kadar saf,sorgusuz tertemiz bir imana sahiplermiş,bizler gibi çok bilmiş değillermiş,
Silbabam anlatır,anneannesi fırsat buldukça namaz kılarmış,namaz onun en keyif aldığı,tat bulduğu işi imiş,ölümü de zaten yine namazda onu bulmuş,yani yaşadığı gibi ölmüş,Rabbim rahmet etsin,bizlere de güzel ölümler nasip etsin(amin).
Rabbime emanetsiniz...
es-selamu aleykum.Hatırlatıcı yazınızdan dolayı Allah razı olsun.Bırakın yemek tariflerini başkaları versin.bin türlü tarifle kaybedecek zamanımız yok.Bizim en çok islamı anlamaya ihtiyacımz var.Fi emanillah! Nihal
YanıtlaSilWe aleykumselam Nihal hanım hoşgeldiniz :)
SilRabbim sizden de razı olsun,razı olacağı işlerle bizleri meşgul etsin,Kur'an deryasından nasiplenip bu uğurda bir hayat yaşayan salih kullarından olmamızı cümlemize nasip etsin(amin).
Rabbime emanetsiniz,muhabbetlerimle...
Ebu Hureyre (ra)'tan rivayet edildigine gore, Peygamber (sav) söyle buyurmaktadir:
YanıtlaSil" Zilhicce ayinin (ilk) on gununde yapilan ibadet, Allah katinda diger gunlerde yapilan ibadetten daha sevimlidir. Bu gunlerde tutulan her oruc, bir yilin orucuna ve yine o gunlerdeki her geceyi ibadetle gecirmek, Kadir gecesini ibadetle gecirmeye denktir." ( Tirmizi-ibn Mace)
Allah senden razı olsun(amin) canım benim,bu konu ile ilgili ayrıntılı bir yazı paylaşmıştım,yazı nın ismi
SilFIRSAT GÜNLERİ
okumak isteyenler yazı başlığının,üzerine tıklayıp okuyabilirler,
Rabbim ibadetlerimizi kabul buyursun,bu günleri fırsata çevirenlerden olabilmeyi,huzurla,hayırla ve sağlıkla bayrama kavuşabilmeyi bizlere nasip etsin(amin).