İNSTAGRAM

İNSTAGRAM
hayatcemresi_ instagram

بسم الله الرحمن الرحيم

بسم الله الرحمن الرحيم
(İnsanları) Allah'a çağıran,iyi ve faydalı iş yapan ve "Ben müslümanlardanım" diyen kimseden daha güzel sözlü kim vardır?
Fussilet suresi 33.ayet

Kutlu Doğum Programları ile Yerleştirilmeye Çalışılan Soft Peygamber Algısına Reddiye

Henüz 29 Yaşında Hakka Yürüyen bir Şehid'in Dilinden Muhteşem Bir Sohbet
YAZILARIM etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
YAZILARIM etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Ekim 2018 Cuma

SAFER AYI BELA VE UĞURSUZLUK AYI DEĞİLDİR!

Safer ayı cahiliye devri Araplarınca uğursuz sayılırdı. Bu batıl inancın kalıntıları günümüzde de görülmektedir. Bugün de bazı kesimlerce bu ayda Allah’ın çokça uğursuzluklar ve şerler yarattığına, bu ayda 320 bin bela indiğine inanılmakta ve bunlardan korunmak için de bu aya mahsus namaz, dua, sadaka vb.ile bunlardan korunulabileceği söylenmektedir ki bunların hiçbirisinin sahih bir dayanağı yoktur, hepsi uydurmadır, batıldır.

20 Mayıs 2017 Cumartesi

SABIR OKULU RAMAZAN

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adı ile...
Yarattığı şeylerin zerrelerince O (celle ve ala)'ya hamd olsun.
Salat ve selam da Şanlı Rasul'üne, Al ve ashabına, yolunda ihlas ve sebatla yürüyen mü'min kullarının üzerine olsun.

Ömrümüzde kaç ramazan yaşadık, bu kaçıncısı? Bir daha görür müyüz Ramazanı? Belki son yaşadığımızdır bu Ramazan. Geçen Ramazanda olan niceleri bu Ramazanı göremediler onların son Ramazanıydı. Ya bu Ramazan belki bizim için ve yine niceleri için son Ramazan olacak.
Her namazımızı adeta son namazımız gibi kılmamız gerektiği gibi, her orucumuzu da son orucumuzmuş gibi tutmalı her Ramazanı yaşadığımız son Ramazanmış gibi kıymetlendirmeli her anını kazanca çevirme gayretinde olmalıyız.

Oruç öyle bir ibadet ki her anımızda yerine getirdiğimiz bırakamadığımız bir ibadet. Hangi ibadeti uykuda bile ifa edebiliriz? yalnızca oruçtur cevabımız. Uyurken bile ibadet halinde olmak uyurken bile ecir kazanmak. Allah'ım! bu ne büyük lütuf ve kolay bir kazançtır SubhanAllah! Elhamdulillah!


Oruç, gün boyu kesintisiz süren, Rabbe ibadet halimizdir. Oruç içe dönüştür. Rabbinle başbaşa kalma, kendini yenileme nefsinin ruhuna tahakkümüne engel olmadır. Oruç Allah için nefse boyun eğdirme, nefsi dizginlemedir. Şehevi arzular, yeme içme, nefsi azdırır. İşte oruç gem vurur nefsin azmasına, nefsi hizaya getirir. Zaten o nefis değil midir, bizi günahlara sevkeden, ibadetlerde huşuya engel olan. İşte şimdi dizginlendi, oruç zinciri ile bağlandı nefis.

3 Kasım 2016 Perşembe

Göz Aydınlığımız

Hamdın tamamı “Namazı kılın, zekâtı verin, önceden kendiniz için yaptığınız her iyiliği Allah'ın katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı noksansız görür.” [1] buyuran Allah (azze ve celle)’ye olsun.

Salat ve selam "İslam’ın düğümleri bir bir çözülecektir. Her bir düğüm çözülünce insanlar bir sonrakine yapışırlar. İlk çözülecek olan, hükümdür (yani yönetimdir). En son çözülecek olan ise namazdır.” [2] buyuran Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)'in, O'nun Âl ve ashabının ve ihlasla yollarına uyan mü'minlerin üzerine olsun.
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in "gözümün nuru" diyerek sevgisini ifade ettiği namaz çok özel bir ibadettir. Özeldir, çünkü özelliği hiç bir şekilde bırakılamayan, her hal ve durumda eda edilmesi gereken ve ilk emredilen bir ibadet olmasındandır.

Bütün Nebilerin ve onların elçiliğini kabul eden ümmetlerinin de eda ettikleri bir ibadettir namaz. Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e ilk tabi olan, ilk dönem müslümanları Nebi (aleyhisselam) ile beraber teheccüd namazını farz olarak eda ediyorlardı. Bu, beş vakit namaz emredilinceye kadar böyle sürdü. Sonrasında ise sünnet namazı hükmünü aldı. Allah (azze ve celle) başlangıçta teheccüdü onlara farz kılarak, zorluğu açısıyla onları eğiterek, önlerindeki çetin günlere hazırlıyor, metanetlerini artırıyordu.

Namaza dair çok önemli bir husus şöyledir: Namaz dışında hiç bir ibadetin emri semada ve direkt Allah (subhanehu ve teâlâ) tarafından Rasûlullah (aleyhisselam)'a bildirilmemiştir. Namaz emri aracısız doğrudan bizzat Rabbimiz tarafından Nebimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'e bildirilmiştir.

14 Temmuz 2016 Perşembe

Gıdalar ve Kullandığımız Ürünlerdeki Helal Arayışımızın Sınırı

Allah (azze ve celle)'ye hamd eder sözlerime onun adıyla başlarım. Salat ve selam Nebimiz Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem)'e, O'nun temiz ve pak ailesine ve yollarından ihlasla giden ümmetin bütün fertlerinin üzerine olsun.

"Allah her kimseyi, ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef kılar. Herkesin kazandığı (hayır) kendine, yapacağı (şer) de kendinedir. Rabbimiz! Unutursak veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma. Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği işler de yükleme! Bizi affet! Bizi bağışla! Bize acı! Sen bizim mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et!" 
Bakara/286

Yediğimiz, içtiğimiz, kullandığımız her ne madde varsa helal katkılarla üretilmiş olmasına hep dikkat etmeye çalıştık çalışıyoruz da...Bazen hatta çoğu zaman bu durum bizleri şüpheci olmaya, ümitsizliğe, bıkkınlığa vesveseye götürdü. Gliserin'in haram maddelerden de üretildiğini öğrendiğimde ve kullandığım bulaşık deterjanında gliserin olduğunu gördüğümde yaşadığım üzüntü ve çaresizliği tarif edemem. 
Keza sabundaki bir şüpheli maddeden haberdar olduğumda da durumum aynı idi. Market market dolaşıp, sabunların içeriklerini o minicik yazılarına rağmen okumaya çalışmak yıpratıcıydı. Seçeneklerin azlığı ise tam bir hayal kırıklığı idi.

Bir kardeşimizin helal tüketme arayışındaki çaresizliği bunun başka bir örneği idi. "Herkesin evi mis gibi kokuyor, benim evim öyle kokmuyor" diyordu. Kokulu yüzey temizleyicilerinde helalliği aradığı için yaşıyordu bu sıkıntıyı. O zamanda kardeşimize bunları kullanabileceğini yenilip içilen bir şey olmadıklarını yazmıştım.

Helal ve sağlıklı ürün arayışımda, alabileceğim, ulaşabileceğim, içime sinerek kullanacağım bir ürün bulduğumda veya evde ürettiklerimde ise adeta dünyalar benim olmuş, üzerimden sanki büyük bir dağ kalkmıştı.

20 Haziran 2016 Pazartesi

NAKİL DERGİSİ

Rahman ve Rahim olan "İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten alıkoyan bir topluluk bulunsun. İşte onlar, kurtuluşa erenlerdir." (1) buyurun Allah (azze ve celle)'ye hamd olsun. O azze ve celle'nin  ismiyle sözlerime başlarım. Bütün hamdu senalar O'na mahsustur.

Salat ve selam "Ümmetimden bir taife hak üzere muzaffer olarak kalmaya devam edecektir. Onları yardımsız bırakanların onlara zararı olmaz; ta ki onlar bu hal üzere iken Allah’ın emri gelinceye, kıyamet kopuncaya kadar’" (2) buyuran Şanlı Nebi'miz, canlarımızdan, bütün sevdiklerimizden üstün tuttuğumuz, Rasullullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in, Ehli Beyt'ine, Ashab-ı Kiram'ına ve ona ihlasla tabi olan mü'min kullarının üzerine olsun.

Sizlere yayın hayatının henüz 2. yılında olan NAKİL DERGİSİ'nden bahsetmek, tanıtmak istiyorum. Bu yazı sebebi ile de Rasul aleyhisselam'ın "Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir." (3) müjdesine erenlerden olmayı Rabbimden niyaz ediyorum.

NAKİL DERGİSİ, Nakil Kürsü'sü bünyesinde çıkan bir dergi. Her ne kadar dergi olarak isimlendirilse de ben onu dergiden ziyade bir kitap gibi görüyorum. Zira yaklaşık 100 sayfa, dolu dolu bir içeriği var. İçinde resim olmadığı için de bütün sayfaları yazılardan oluşuyor. Ancak bu durum sıkıcılık arzetmiyor. Her sayısında iki farklı renkle yazıları neşredilen NAKİL DERGİSİ bu özelliği ile de sade ve şık bir dizayna sahip.

1 Haziran 2016 Çarşamba

BURUK VUSLAT

"Benim öyle kardeşlerim var ki, onları annem doğurmamıştır."
 Hasan-ı Basrî (rahimehullah)
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla başlarım..
uzuuun bir aranın ardından yine bir buluşma yazısı yazıyorum ve bu yazı vesilesi ile de tariflerimden bir kaç tanesini hatırlatmış oluyorum. 
Onunla(Sevgi ismi ile yazmıştı) ilk tanışmamız göçmen sosuna yazdığı yorum ile başlamıştı. Sonrasında sıcacık yorumları ile muhabbetimiz ilerledi. Ve birgün kızının bulunduğum şehirde okuduğunu, benimle tanışmak istediğini yazdı mailime. İşte Nefise ile sonrasında tanıştık, yanında arkadaşı Maida'da ona eşlik etmişti, küçük kızı Hafsa ile beraber. Benim için çok tatlı hatıralardan bir tanesi idi o gün. Nefise, Nalan yani annesi ile de telefonda görüştürdü bizi. Çoook candan sıcacık bir nida idi onunkisi. 

Sonrasında aramıza Tuğbamız katıldı. Defalarca buluştuk, çok güzel sohbetlerimiz hatıralarımız oldu. Bu yıl yaşadığımız bir imtihan hayatın ne kadar geçici olduğunu, bir sınanma olduğunu bizlere bir kez daha hissettirdi. Nefisemiz geçirdikleri bir trafik kazası sonucu babasını kaybetti, kendisi ölümden döndü. Elhamdulillah sağlığı çok iyi. Ancak hayatı yeni bir imtihanla yüz yüze.

11 Mayıs 2016 Çarşamba

"O Size Çok Düşkün"

 Hamd Alemlerin Rabbi olan ve "(Ey Rasulüm)Biz, seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik."1 buyuran Allah'a,
 Salat ve selam Rabbimizin hakkında "Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir." 2 buyurduğu Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in üzerine olsun.
Nebi aleyhisselam ümmetine adeta bir baba şefkati ile muamelede bulunuyordu. Ümmetini onlardan çok daha fazla düşünüyor, haklarında endişe ediyor, sevinçleri ile de seviniyordu.

Her an Allah'ın (azze ve celle) korumasında ve gözetiminde olan Rasul aleyhisselam ashabına kol kanat geriyor onların dünya ve özellikle ahiret saadetleri için çaba gösteriyordu. Zira O İsra ve Miraç ile bizim bilmediğimiz alemleri temaşa etmiş cenneti cehennemi görmüştü. Cehennem ehlinin acı halleri kendisine gösterilmiş bunları ümmetine bildirmişti. Bu yüzdendir ki O (aleyhisselatu vesselam) az gülerdi. Hüznü sevincinden fazla idi. Ümmeti için dertlenirdi. Onları yaklaşmakta olan büyük gün hesap günü için eğitir, ikaz ederdi. 

23 Aralık 2015 Çarşamba

Yılbaşı'nın Sahte Hazzı ve İnananların Tavrı

Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a, salât ve selam efendimiz Rasûlullah’a(sallallahu aleyhi ve sellem), ehli beytine, ashabına ve yolunu takip eden mu’minlere olsun.

Aylardan Aralık. Dünya yeni bir yılbaşını kutlamanın, yeni bir yıla girmenin heyecanı ve mutluluğunu yaşıyor. Yılbaşı hazırlıkları, harcama kampanya ve banka kredileri, hediyeler, yiyecek ve içecekler, hindili menüler.
 Yeni kıyafetler, yılbaşı balolaları, konserler eğlenceler...

Eğlenmek gerekli çılgınca, şehevi duygular daha bir coşmalı, içkiler su gibi tüketilmeli zira yılbaşı bu bütün bunlar yılbaşı mutluluğunun yaşanması gereken hazları...

Şu yeni yıl çok şeylere kadir! Bunun için yeni yıl temennileri var. Yeni yıl mutluluk getirsin, yeni yıl huzur getirsin, barış dolu bir yıl olsun, insanlar dostluk içinde yaşasın, savaşlar olmasın! Yeni yılda çoook zengin olalım! Mutlu yeni yıllar!

 Ölüm mü?... Hayır hayır bahsetmeyin böyle şeylerden. Zamanı değil daha. Hem belki hiç gelmeyecek ölüm, öyle yaşıyoruz çünkü içimizde bir umut, herkes ölse de bana gelmedikçe inanmam öleceğime...

Yılbaşı ikramiyesi belki bana çıkar dünyanın zenginleri arasına girerim..
Yeni bir ev evler, villalar. Lüks arabalar, eğlencenin türlü çeşidi işte mutluluk, işte cennet, dünya cenneti, zaten asıl cennete gitmem çok zor bari burada yaşayayım cenneti. Aslında kâlbim temiz benim, kimseye kötülük yapmadım, kimseyi rahatsız etmedim, kimsenin malını gasbetmedim, daha ne olsun!

15 Temmuz 2015 Çarşamba

Ramazan Bayramı ve Hasbihal

"Ve onlar ki hem sana indirilene iman ederler, hem senden önce indirilene. Ahirete de bunlar kesinlikle iman ederler."

"Bunlar, işte Rabblerinden bir hidayet üzerindedirler ve bunlar işte felaha erenlerdir."
(Bakara suresi / 4ve 5.ayet mealleri) 
بسم الله الرحمن الرحيم
Allah’a hamd ve Rasulü Muhammed’e, ehl-i beytine ve ashabına salât ve selam olsun.

Bir mubarek Ramazan daha nihayete erdi. Rablerinin emrine boyun eğip nefislerini tutanlar, reyyan'a talip olanlar inşeAllah bu sabır ayını ecir hanelerine bol kazançlarla nakşettirdiler. Ve şimdi bayram onların hakkı... 

Ne tuhaftır ki ramazanda oruçtan bi haber olanlar, orucu küçümseyenler bayramı sahipleniyor. Zaten ramazan onlar için şenlik ayıydı, bayramda bu şenliğin devamı(!)
Onlar Allah'u a'lem kendilerine mühlet verilenler, azabı ertelenen ancak ihmal edilmeyecek olanlar...
Kardeşlerim artık bu sayfayı eskisi gibi güncelleyemiyorum ancak yine buralardayım, gelen yorumlar olduğunda ilgileniyorum.
 On günü aşkın bir süredir telefonum serviste ve ne zaman gelir bilmiyorum :( Bu yüzden bana ulaşmak isteyip ulaşamayan kardeşlerim merak etmesinler mail yolu ile inşeAllah bana ulaşabilirler.

5 Mayıs 2015 Salı

SADECE CENNET

Rahman ve Rahim olan, Alemlerin ve eşsiz güzellikteki cennetlerin sahibi olan yüce Rabbimin adıyla...
Siyer okumalarımda beni derinden etkileyen bir çok husus vardır. Bazen bunlar karşısında gözyaşlarıma hakim olamam. Sahabe efendilerimizin Rabblerine teslimiyetleri, Allah Rasulüne (sallallahu aleyhi ve sellem) olan itaat ve bağlılıkları insanlık tarihinde eşi benzeri görülmemiş yüce vasıflardır. O yüzdendir ki Rabbimiz Kur'an'ı Kerim'de onları över, kendisinin onlardan razı olduğunu, onların da Rablerinden razı olduklarını beyan eder.  
İşte bu ayetlerden bir tanesi:
"Muhacir ve Ensar'dan İslâm'a ilk önce girenlerin başta gelenleri ve iyi amellerle onların ardınca gidenler var ya, işte Allah onlardan razı oldu, onlar da Allah'dan razı oldular ve onlara, altlarında ırmaklar akan cennetler hazırladı ki, içlerinde ebedi kalacaklar. İşte büyük ve muhteşem kurtuluş budur." (Tevbe suresi 100. ayet meali)   

"Abdullah b. Revaha (radiyallahu anh) Akabe biatı'nın yapıldığı gece, Rasulullah'a (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle dedi:

-Rabbin için ve kendin için dilediğin şartı koş! 
Allah Rasulü (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

-Rabbim için koştuğum şart şudur:
O'na ibadet edeceksiniz ve O'na hiç bir şeyi şirk koşmayacaksınız. Kendim için koştuğum şart da şudur: Kendi canlarınızı ve mallarınızı her neden koruyor iseniz, beni de aynı şekilde koruyunuz."  

21 Nisan 2015 Salı

KERTENKELE DELİĞİ

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla...
Ebi Sa’îd el-Hudri radiyallahu anh' dan Nebi sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle dediğini rivayet etti:
Kendinizden öncekileri, karış karış ve adım adım takip edeceksiniz. Onlar bir kertenkele deliğine girseler bile, (takip edeceksiniz).
Dedik ki; “Ya RasulALLAH! (Onlar) yahudiler ve nasraniler midir?”
Dedi ki, Ya kim (olacak)?
(Hadis-i şerif Buhari)

Allah Rasulü aleyhisselamın pek çok hadisi gibi yukarıdaki hadisinin de gerçekleştiğini farklı şekillerde müşahade ediyoruz. Müslüman olarak bizlerin kutlayacağı iki bayramımız var. Bunlar Ramazan ve Kurban bayramlarımız. Meşru yollarla sevincimizi izhar ettiğimiz, sevdiklerimizle bir araya geldiğimiz çok güzel ve özel günlerdir bayram günlerimiz.

Bayram günleri için evimizi temiz tutmaya, misafirlerimiz için hazırlıklar yapmaya çalışırız ikramlıklar hazırlarız. Sevdiklerimize gücümüz nisbetinde hediye almak isteriz, bayramlıklarla çocuklarımızı sevindiririz.

Ramazan bayramı Rabbimizin emri olan sabır ibadeti orucu tuttuğumuz, oruçla Rabbimize sadakatimizi, itaatimizi sergilediğimiz için bize hediye edilmiş bir bayramdır. Bu bayram sabahında Allah Rasulü sallallahu aleyhi vesellem, hemen günün ilk saatlerinde mübarek ağızlarını bir tatlı bir yiyecekle (Allah'u A'lem hurma) ile tatlılandırırmış, sanki artık Ramazan değil bu gün bayram günümüzdür, tatlı başlasın der gibi Allah'u a'lem. O'nun bu güzel ve tatlı adeti, sünneti bizim için de uygulanması güzel olan bir davranıştır, izinden gittiğimiz Rasulümüz'ün aleyhisselatu vesselam'ın sünnetidir.

Kurban Bayramımız ise Allah için kesilen kurbanların vesilesi ile Rabbimize yaklaştığımız, bu sebeple de bu teslimiyetimizden, samimiyetimizden dolayı Rabbimiz tarafından ödüllendirildiğimiz bayramımızdır.

Bu iki bayram haricinde kutladığımız hiç bir bayramımız özel günümüz yoktur.

13 Mart 2015 Cuma

TEVBE SAMİMİYETTİR

Rahman ve Rahim olan Allah'a hamd, salat ve selam Rasulü'ne (a.s), ehli beytine, şanlı ashabına ve onların yolundan giden mü'minlerin üzerine olsun...

Nevvâs b. Sem’an’dan rivâyet edilmiştir:
“Bir adam Rasûlullah (s.a.v.)’e sevab ve günah nedir?” diye sordu. Rasûlullah (s.a.v.)’de şöyle buyurdu: “Birr, iyilik (sevab), iyi Müslüman olmak demek güzel ahlaklı olmak demektir. Günah ise içini tırmalayan ve insanların bilmelerini istemediğin şeydir.”
(Tirmizi, Zuhd, Bab 52, Hadis no: 2389; Dârimî, Rıkak: 73; Muslim, Birr: 5)

Tevbe, bilerek yaptığımız günahlarımızı terkedip pişmanlık duymak ve Rabbimize yönelmek af talebinde bulunmak, bir daha yapmayacağımıza dair söz vermek. 

Hem bilerek hem de bilmeden yaptığımız günahlar için de istiğfar etmek...
İsmet sıfatını taşıyan, Allah Subhanehu ve Tealanın koruması altında olan Rasulümüz'ün (sallallahu aleyhi ve sellem)'in sünnetine uymak ve bu sebeple istiğfara sarılmak, istiğfarı bir ibadet bilmek... Zira hiç günahı olmadığı halde günde en az yüz defa esteğfirullah çeken, Allah'dan bağışlanma dileyen bir Rasul'ün(sallallahu aleyhi ve sellem)'in ümmetiyiz. 

Abdullah ibn. Ömer (radiyallahu anhu)'dan gelen bir rivayette mealen o şöyle demiştir:

"Biz, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'le bulunduğumuz bir toplulukta O'nun (sallallahu aleyhi ve sellem)'in yüz defa:
"Rabbi'ğfirli ve tub aleyye inneke ente't-Tevvabu'r-Rahim" 
"Rabbim!Beni bağışla. Tevbemi kabul eyle. Doğrusu sen tevbeleri çokça kabul eden ve çok merhametlisin dediğini sayardık."
(Buhari, Ebu Davud,Tirmizi...)

30 Ocak 2015 Cuma

Örnek Aldıklarımız ve Şeyh Suleyman Nasir el-Ulvan

“Âlimler peygamberlerin varisleridir.” (Buhari, İlim, 10)
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla başlarım...
Bu güne kadar kimleri tanıdık? Kimlere hayran olduk? Kimleri sevdik? Kimler ve yaptıkları beynimizi meşgul etti, kimlere özendik?

Şarkıcılar, türkücüler, tiyatrocular, artistler, mankenler, futbolcular, haberciler, siyasetçiler, gazeteciler vs.vs... Bir asırdır önümüze konulan, sevdirilen örnek gösterilen şahsiyetler hep bunlar oldu. Nerede dünyaya daldıran, dünyayı sevdiren, Allah'dan, Rasulü'nden(a.s) ve dolayısı ile İslamdan uzaklaştıran ne kadar şahsiyet varsa onlar bu topluma empoze edildi, onlar sevdirildi, örnek gösterildi. 

Onlar lüks içinde yaşayan, parası bol, güzel kıyafetli, hayatı sadece, bu dünya hayatı gören, ye iç eğlen, hayatını yaşa, gün bu gündür, bu dünyaya bir daha mı geleceğiz?" mantığındaki şöhret olmuş tiplerdi. 

İslamı sadece namaz, oruç vb. ibadetlerden ibaret olarak zanneden, ilimsiz, adet üzere yaşayan bir toplum ve bu toplumun anne babaları ve evlatları da önlerine konulan bu şahsiyetleri kabullendiler, kendileri onlar gibi olamasa da çocuklarının onlar gibi olmasını istediler. 

Bu yüzdendir ki çocuklarını onların isimleri ile adlandırdılar. Erkek çocuklarının futbolcu olması için futbol klüplerine üye yaptılar, elemelere katılıp seçilmelerini meşhur bir futbolcu, transferleri ile milyonları cebe indiren zengin ve şöhret sahibi bir şahsiyet olmasının hayallerini kurdular, çocuklarını bu hayalle yetiştirdiler.

15 Ocak 2015 Perşembe

HOŞ GÖRME HAKKI KİMİNDİR?

Rahman ve Rahim olan, bizlere izzeti layık gören yüce Rabbimin adıyla...

Charlie hebdo dergisine ve çizerlerine yapılan saldırı sonrası bir hoşgörü ve özgürlük söylemleri aldı başını gidiyor. Malum dergi İslamı, İslam'ın Peygamberi Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'ı ve İslam'ın şiarlarını hedef almış, aşağılamış ve en ahlaksız şekilde hicvetmiş bir dergi. Bu çizimler yeni değil. Çok öncesinden başlamış ve hali hazırda da devam edegelmiş.

Çizimlerinden hakaretlerinden dolayı dergi çizerleri ölüm tehditleri alıyordu ve bu yüzden de yoğun bir şekilde polis koruması altında faaliyetlerini sürdüren bir dergi idi. Tehditler onlara hiç geri adım attırmamış. Zaten Fransa kanunlarına göre de İslama ve onun Peygamberine ve diğer Nebilere hakaret suç kapsamına girmiyor bu konuda sınırsız bir özgürlük var. Yahudiliğe ve yahudilere hakaret etmek ise kesinlikle yasak bu basın özgürlüğü(!) kapsamında değil cezası var.

Hemen herkesin malumu olan bu girişten sonra asıl üzerinde durmak istediğim konu hoşgörü konusu.Derginin çizgileri ile işlediği cürümler, ortaya koyduğu karikatür terörü basın özgürlüğü ve hoşgörü bağlamında değerlendirilip onay görüyor.

12 Aralık 2014 Cuma

Yanıbaşımızdaki Hazinemiz Sabah ve Akşam Zikirleri

“Kendi kendine, yalvararak ve ürpererek, yüksek olmayan bir sesle sabah akşam Rabbini an. Gafillerden olma.” 
(A’raf suresi 205.ayet meali)

"Sabah ve akşam zikirleri insanı ‘Gafiller’ vasfından çıkarır."
(Rabbini, içinden yalvararak ve korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah-akşam zikret ve gafillerden olma)
 Abdulaziz Merzuk-et Tarifi
Rahman ve Rahim olan yüceler yücesi Allah'ın adıyla...
Bu sayfada sizlerle bir çok paylaşımda bulundum. Hepsinin hayır adına olmasına çaba harcadım. Rabbimize götürecek, bizi O'na(azze ve celle) sevdirecek güzel amellerden bahsetmeye çalıştım. İşte bu yazı konusu da onlardan bir tanesi. BURADAKİ yazıda canım kardeşlerim, Nefise ve Sakina'nın bizlere hediye ettiği kitapçıkları resimlemiş sizlerle paylaşmıştım. 

Sanıyorum 3-4 ay oluyor. Başlangıçta sabah ve akşam zikirlerini yapamadım, sonrasında bir gün elime alıp sabah zikirlerini okudum ancak yüz defa okunacakları üşendiğimden olsa gerek on defa okuyup bitirdim. Başlayınca bir daha bırakamadım. İlerleyen günlerde yüz defa okunanları da o şekilde okudum. Günlerce böyle sürdü yakın zamanda ise ikindiden sonra akşam zikirlerini buna ilave ettim. 

24 Kasım 2014 Pazartesi

Misafirlerim İçin Ne Hazırlasam?

“Şu üç kişinin duası kesinlikle geri çevrilmez. Bunlar: mazlumun duası, misafirin duası ve anne babanın evladına duası” 
(Ebû Davud, Vitr, 29; Tirmizî, Deavat, 47)
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla...
Misafir bir güzelliktir, misafir nimettir...Hepimizin az veya çok günü birlik gelen misafirlerimiz olur. Misafir geleceği zaman hemen hepimiz ne ikram edeceğimizi düşünürüz. İmkanlarımız dahilinde, gelen misafirlerimizin beğeneceği ikramlıklar hazırlamak her ev sahibesinin isteğidir. Gelen misafirler için doyurucu bir menü hazırlamaya özen gösteririz, zira ikramlar özellikle uzak mesafelerden gelen misafirlerimiz için, bir nevi yemek mesabesindedir. 
İkram hazırlarken ölçüyü kaçırmamak, israfa kaçmamak ise inancımız açısından dikkat etmemiz gereken husustur. Bazen çeşit konusunda abarttıklarımız oluyor ancak gösteriş amacı yoksa ve misafiri memnun edip doyurmaksa isteğimiz inşeAllah bu konuda sorumlu olmayız, temennimiz bu yöndedir, Rabbim günahlarımızı bağışlasın(amin).

Hazırladıklarımızı karşılık beklemeden hazırlamalıyız. "Ben de onlara gidince onlar da bana böyle hazırlasın" gibi bir beklenti içine girmek, böyle hissettirmek müslümana yakışmaz...Böyle beklentiler taşıyan, en farklı, en çok çeşidi ben hazırlayayım düşüncesindeki buluşmalar samimiyetsiz, riya yüklü, ve bencil tutumlardan ibaret kuru kalabalıklardır...

23 Kasım 2014 Pazar

Kalplerine Put Sevgisi İçirilenler

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ
"Hani 'size verdiğimiz şeyi kuvvetle tutun ve dinleyin' diye Tur'u tepenize dikmiş sizden misak almıştık.'Dinledik ve isyan ettik' dediler. İnkarları sebebiyle buzağı(sevgisi) kalplerine içirildi."
(Bakara suresi 93. ayet meali)
Bir millet ki bundan yaklaşık bir asır önce sahip olduğu bütün islami değerleri tepetaklak olmuş, aralarına setler çekilmiş, bu yolda direnenler karşı çıkanlar, öncelikle de alimler düzmece mahkemelerce verilen idam kararları ile darağaçlarında sallandırılmış... 
Bütün yapılanlar bu milletin kalbinden ve hayatından İslama ait ne varsa sökülüp atılmak için, yerine ise batılı, küfrü doldurmak için yapılmış. 

Bu günlere gelindiğinde ise geriye dönülüp bakıldığında başlangıçtaki zulümler gevşetilmiş, zira millet, istese de istemese de bir şekilde hizaya(!) sokulmuş kafalar bulandırılmış, din kalplere hapsedilmiş, cami, namaz, zekat, oruç, ahlak, tesettür vb.İslami değerler asıl mecrasından kaydırılmış, olsa da olur, olmasa da olur, iman yalnızca kalplerde olur(!), kalp temizse mesele hallolur(!), düşüncesi yaygınlaşmış, Hak ile Batıl birbirine karışmış, aynı kalbe sığdırılmaya çalışılmış, batıl için iman yontulmuş, şekle sokulmuş.... 

27 Ekim 2014 Pazartesi

Bilenler ve Bildirilenler

 "Bu vasiyetimi, burada bulunanlar,bulunmayanlara ulaştırsın. Olabilir ki, burada bulunan kimse bunları daha iyi anlayan birisine ulaştırmış olur." 
(Rasulullah'ın(s.a.v) Veda hutbesinden...)
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla başlarım...
Allah Rasulü'nün(s.a.v) Veda hutbesini hemen hepimiz okumuş, veya dinlemişizdir. İçinde muhteşem tesbitlerin, emir ve nehiylerin, nasihatlerin bulunduğu eşi bulunmaz bir insan hakları beyannamesidir veda hutbesi.

Onun mükemmel olması kaynağının Kur'an, bildirenin de Allah Rasulü(s.a.v) olmasından kaynaklanır.
İçinde geçen her bir ifade üzerinde saatlerce düşünülüp, saatlerce konuşulacak hikmetler dersler barındırır. İşte bu ifadelerden birisi girişte alıntıladığım kısımdır.

"Bu vasiyetimi, burada bulunanlar,bulunmayanlara ulaştırsın. Olabilir ki, burada bulunan kimse bunları daha iyi anlayan birisine ulaştırmış olur." 

Anlıyoruz ki duyduğumuz bildiğimiz her hayrı söylemek, bilmeyenlere ulaştırmak veya unutanlara hatırlatmak bir müslüman olarak üzerimize düşen vaziflerimiz arasında yer alıyor. Bazen Hak'kı bilenler, işitenler kendilerine ulaştırdıklarından daha az gereğini yapabiliyor, daha az kıymetini bilebiliyorlar. İnsanların idrak kapasiteleri farklılık gösterebiliyor. 

20 Ekim 2014 Pazartesi

Mehdi, Deccal ve Hz. İsa'nın Nüzulü

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla başlarım...
Günümüzdeki hadis inkarcılarının en çok inkar edip kabullenmedikleri üç konu Mehdi, Deccal ve Hz. İsa'nın nüzulü meselesi.
Bu konular çok kolay inkar ediliyor teviller yapılıyor. Ama Gelin görün ki bunların gerçekleşeceğine dair varid olan sahih hadisleri son yüzyıla gelene kadar inkar eden kabul etmeyen hiç bir alim çıkmamış. Çıkan bir kaç çatlak ses ise bu sahih kaynaklara ulaşamadığı için bu haberler hakkında ihtilaf göstermiş. Alimlerimiz bu konulara  itikat kitaplarında önemli bir yer vermişler. 
Bunlar gayb haberleridir, zaten iman gaybe inanmaktır, bilinen uygulanan konular ise bilgidir, ameldir. Allah'a dair bilgilerimiz gaybdır, Ahiret gaybdır, cennet cehennem, melekler, kader vb. gaybdır. İman etmek bunları kabullenmektir. 

İşte  Mehdi, Deccal ve Hz. İsa'nın nüzulü meselesi'ne dair bilgiler de gayb haberleridir, sahih kaynaklarla bizlere ulaşmıştır. 
Sahabe daha Allah Rasulü(s.a) ile beraberken bu konuları çok ciddiye almış, bunlarla karşılaşacakları ihtimalini her zaman göz önünde bulundurmuş, hazırlıklı olmuşlardır. Ya onlardan binlerce yıl sonra gelmiş müslümanlar olarak niçin bizler bunlara kayıtsız kalıyoruz? 

Halbuki bizlerin bu meselelere şahid olma ihtimalimiz çok daha yüksek. O halde bu bilgileri bilmeli, bu durumları duyduğumuzda karşılaştığımızda nasıl hareket edeceğimizi öğrenmeliyiz. İşte aşağıda sırası ile alıntıladığım sohbet videolarını bu minval üzere ve can kulağı ile ve kaybedenlerden olmamak, saptırıcılara kanmamak için mutlaka dinleyin.

4 Ekim 2014 Cumartesi

BEKLENEN KURBAN ETİ

O apartmana yeni taşınmışlardı. Oranın yabancısıydılar, kimseleri yoktu o şehirde, gurbetteydiler. Kıt kanaat geçimini sürdüren dar gelirli bir aile idiler. Kısa bir zaman sonra kurban bayramı gelip çatmıştı. Kurban kesecek durumları yoktu. Daha kurban sabahında küçük çocukları: 
"Anne ben kurban eti yemek istiyorum" dedi. 
Annesi:
 "Tamam yavrum belki komşular kurban eti getirirler o zaman pişiririm yersin" dedi. 

Kahvaltıyı yaptılar ama onun canı sadece et yemek istiyordu, özlemişti eti, evlerine et çok nadir giren bir yiyecekti, çok seviyordu eti... 
Çocuk pencere önünde oturup dışarıyı izledi, bir yandan da kulağı kapıdaydı, belki şimdi kapı çalar ve birisi kendilerine kurban eti getirirdi. Bir süre sonra kapı çaldı, çocuk heyecanla kapıyı açtı, çocuklar şeker toplamaya gelmişti. Evlerine alabildikleri en ucuz şekerleri ikram etti onlara. Hayal kırıklığına uğramıştı, gelen kurban eti değildi. 

KUR'AN IŞIĞINDA ÖLÜM, KIYAMET, AHİRET.....Mutlaka dinleyin...

BU SİTEDE YER ALAN KONULAR

Translate

Blog Archive

yasal uyarı

Protected by Copyscape DMCA Takedown Notice Search Tool HAYATCEMRESİ Adlı sitede yayınlanan tüm içerik hayatcemresi2.blogspot.com'a aittir.Hiçbir şekilde izinsiz kullanılamaz.
 
Copyright © HAYATCEMRESİ - Blogger Theme by BloggerThemes & freecsstemplates - Sponsored by Internet Entrepreneur